LEVANT BÖLGESİ
Levant bölgesi Akdeniz’in doğusunu tabir etmek amacıyla kullanılan günümüz ülkelerinden Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün, Filistin ve Mısır’ı kapsamaktadır. Fakat incelediğimiz bu çalışmada Ege Denizi’ni kapsayacak şekilde Levant Bölgesi daha geniş ele alınmıştır.
Üretici ve tüketici ülkelerin ortasında yer alması ve lojistik imkanlarının oldukça gelişmiş olması sebepleriyle dünyanın ticaret merkezlerinden biri olma özelliğini taşır.
Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kavşak noktasında bulunan Doğu Akdeniz, tarih boyunca bölgesel ve küresel ölçekli güç mücadelelerine ve jeopolitik çekişmelere ev sahipliği yapan bir coğrafya olmuştur. Önemli göç ve ticaret yollarını bünyesinde barındıran Doğu Akdeniz bölgesi, 20. yüzyılın başından bu yana hidrokarbon jeopolitiği açısından stratejik değere haizdir. Doğu ve Batı arasında bir köprü olma niteliğini de bünyesinde barındıran ve 21. Yüzyılın başlarından beri de Orta Doğu ve Hazar Bölgesi’nin hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya naklini sağlayan önemli bir ticaret merkezidir.
Özellikle Orta Doğu ve Orta Asya gibi hidrokarbon açısından dünyanın en zengin rezervlerine sahip bölgelere olan coğrafi yakınlığı ve buralarda elde edilen petrol ve doğal gazın dünya piyasalarına sevkiyatı konusu Doğu Akdeniz’i dünya enerji güvenliği için kilit bir konuma getirmiştir. Bölge, hâlihazırda dünya üzerinde tespit edilmiş hidrokarbon rezervlerinin %43-47’lik bölümünü ihtiva eden Orta Doğu ile petrol ve doğal gaz kaynakları açısından zengin Hazar Havzası’nı dünya pazarlarına açan önemli bir transit geçiş noktası olmuştur.
Levant bölgesinin jeopolitiği zaman içerisinde ticaretten enerjiye evrilmiş uluslararası devletler sisteminin güç dengeleri için de önem kazanmış ve bu önemini hala korumayı başarmıştır.
İngiltere’nin başat güç olduğu dönemde bölgede yeterli rezerv olmaması sebebiyle herhangi bir gelişme yaşanmamış fakat 19. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı’daki petroller vesilesiyle Petrol Çağı’na girmiştir. Bunun ardından Birinci Dünya Savaşı’yla Ortadoğu hidrokarbon jeopolitiğinin içerisine girmiştir. Levant’ın enerji ticaretinde rol oynamaya başlaması Kerkük petrollerini Akdeniz’e taşıyan boru hattı projeleriyle gerçekleşmiştir. Levant’taki hidrokarbon jeopolitiğinde kurulan dengeler İkinci Dünya Savaşı sırasında bozulmuştur. Savaşın ardından Avrupa’da artan petrol ihtiyacının karşılanması adına Kerkük’teki petrol üretimi arttırılmaya başlanmış ve Irak’ın güneyinde de yeni alanlar devreye sokulmuştur. Bununla birlikte devreye sokulan Suudi Arabistan ve Kuveyt petrolleri de Orta Doğunun hidrokarbon ihraç jeopolitiğini Levant ‘tan Basra Körfezi’ne doğru kaydırmıştır. Doğu Akdeniz önemini yitirmiştir.
Yazar Levant bölgesinin yakın gelecekte önem kazanmasına sebep olacak muhtemel özellikleri dört başlık altında toplamıştır.
1) Bölgenin dünya doğal gaz üretimindeki öneminin giderek artacak olmasıdır.
2) Bölgede gelecekte üretilerek boru hatları vasıtasıyla veya LNG olarak Batıya taşınacak doğal gazın, özellikle AB’nin enerji güvenliği açısından Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması için önemli bir alternatif sunabilme potansiyelinin mevcudiyetidir.
3) Başta İran’ın nükleer programı olmak üzere çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilecek bir askeri krizde, Doğu Akdeniz limanlarının ve bölgeye ulaşan Kerkük-Yumurtalık ve Kerkük-Trablus gibi petrol boru veya yeni yapılacak hatların Orta Doğu petrollerinin dünya pazarlarına taşınmasında önemli alternatifler oluşturabilmesidir.
4) Dünya enerji ve ticaret jeopolitiğinde merkezi yer işgal eden Iran Körfezi, Hazar Denizi, Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı’nın Doğu Akdeniz’in hinterlandında bulunduğu unutulmamalıdır. Doğu Akdeniz’in jeopolitiğindeki muhtemel değişimlerin bahsi geçen bölgeleri de derinden etkileyeceği aşikârdır. Dolayısıyla Levant Barışandaki herhangi bir istikrarsızlığın kısa sürede daha geniş bir bölgeye yayılarak, bölgesel ve hatta küresel jeopolitiği de etkilemesi beklenmelidir.
Doğu Akdeniz’in öneminin artmasının yanı sıra bölgenin istikrarına ve Basra Körfezi’ne alternatif bir enerji merkezi olmasına yönelik tehditler de artmıştır. Yazar bu tehditleri altı başlıkta toplamıştır.
1) Kıbrıs açıklarında bulunduğu tahmin edilen petrol ve gaz yataklarının paylaşımı ve işletilmesi.
2) Suriye-İsrail sorunu ve bunun petrol ve doğal gaz saha geliştirmesi ve boru hatlarıyla taşınması faaliyetlerine yansıması.
3) İsrail-Filistin sorunu ve Gazze açıklarında keşfedilen gaz yataklarının durumu.
4) Son yıllarda bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerinin bölgenin siyasi ve askeri dengesine yansımalar
5) Mısır ve Suriye’deki otoriter rejimlerin iç politikadaki zayıflık ve istikrarsızlıklarının önemli bir tehdit olarak ortaya çıkması.
6) Irak’ın geleceği ve özellikle Kerkük’ün statüsü.
Doğu Akdeniz jeopolitiğindeki gelişmeler Türkiye’yi de büyük ölçüde etkileyecektir. Türkiye bölgede başat güç olma yolunda ilerlemesi bölgeye yönelik izleyebileceği stratejilerden biridir. Fakat Türkiye’nin bu potansiyeli sahip olup olmadığı tartışılan bir konudur. Bunun yanı sıra Mısır ve İsrail’in de bölgedeki önemli devletler olduğu unutulmamalıdır. Bu ülkelerin bu durumu nasıl algılayacağı da oldukça önemli bir meseledir.
Türkiye’nin izleyebileceği ikinci strateji ise bölge dışı dengeleme stratejisidir. Bu da bölgenin rakip bir devletin tahakkümü altına girmemesini sağlamaktır. Bu strateji daha az ekonomik, askeri ve politik yatırım gerektirir. Bu yönüyle diğer stratejiye göre yükü daha hafif olmaktadır ve daha cazip görülmektedir.
Sonuç olarak Levant bölgesi tarih boyunca dünya ticaretinde oynadığı rol icabı büyük bir öneme sahip olmuştur. Bölgenin bugün içinde bulunduğu jeopolitik konum ve birden fazla gücün etkisi altında olması Levant’ın özellikle enerji konusundaki gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasını önlemiştir. Bölgenin öneminin geleceğe taşınabilmesi ve inkişafının sağlanabilmesi mümkün olduğu gibi bazı tehditlerle karşı karşıya kalması da mümkündür. Bununla birlikte bölge ülkelerinden olan Türkiye’nin de gerçekleşebilecek olan durumlardan etkileneceği gözler önündedir. Yazar aynı zamanda bölgedeki önemli gelişmelerden Türkiye’nin de istifade etmesini belirtmiş ve iki stratejiden bahsetmiştir. Türkiye’nin bölgeyle ilgili izleyeceği yol bölge ülkelerinden olması sebebiyle önem arz etmektedir.
NUR ÜNLÜ
KAYNAKÇA
Volkan Ş.Ediger, Balkan Devlen, Deniz Bingöl Mcdonald, “Levant’ta Büyük Oyun: Doğu Akdeniz’in Enerji Jeopolitiği”, ULUSLARARASIİLİŞKİLER, 33/9 (2012):73/92
Öztekin, Muhammed Kürşad. “Doğu Akdeniz’de Değişen Enerji Jeopolitiği ve Türkiye”, Güvenlik stratejileri, 16/33 (2020): 1-51.
Necdet Pamir, “Doğu Akdeniz: Kıbrıs ve Doğal Gaz”, Bütün Dünya, 3 (2017): 51-57.
NUR ÜNLÜ