BATI BALKANLAR COĞRAFYASININ HOFSTEDE’NIN KÜLTÜR PERSPEKTİFİ İLE İNCELENMESİ
(MAKALE ANALİZ RAPORU)
OKUMASI VE ANALİZİ YAPILAN REFERANS MAKALE:
- Kültür, Kimlik, Etnisite ve Milliyet Kavramları Çerçevesinde Batı Balkanlar: Hofstede Perspektifi, Dr. Nizamettin Doğar, JASSS – The Journal of Academic Social Science Studies (Türkiye Türkçesi: Akademik Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi), LII. Sayı, 2016, Sayfa Aralıkları: 401-416
Kavramlar, olağan zaman içerisinde kümülatif kimi durum ve hadiselerin topyekûn yahut salt olarak muayyen bir izahı için kullanılan ilmî ve dahi biricik olan araçlardır. Bu doğrultuda hiçbir kuşku yoktur ki bazı kavramların bazı vaziyetlerde üzerlerine aldıkları ve insanlar tarafından kendilerine atfedildiği ehemmiyet katbekat artabilmektedir. Müteallik bu artış, bazen beklendik bir hâlde cereyan edebilirken bazen de beklenmedik bir şekilde teşekkül edebilmektedir. Bu bağlamda kavramların insanlar nezdindeki ehemmiyeti anlaşılmış olacaktır ki onların birtakım kavramlara gösterdikleri sonsuz ihtimam ve biçtikleri kıymetli pozisyon, bireylerin ilgili çerçevedeki davranışlarının esas müsebbibidir. Nitekim kimi insan toplulukları için kimi kavramlar; onların katiyen vazgeçemeyecekleri, övmeye layık gördükleri, aidiyetlerinin başat unsuru saydıkları ya da kısaca lahut, kutsi ve dahi mukaddes gördükleri şeylerdir. Tüm bu zikredilen veriler düşünüldüğünde kültür kavramı, insanların küllisi için en yüce olan mefhumlardan bir tanesidir.
Kültür fehvası insan tutumlarının ve yönelimlerinin başat etmenlerinden birisi olduğundan bilimsel manada kendisi için nihai yani herkesçe kabul gören bir tanım bulunamamıştır. Öyle ki tarihî seyir içerisinde bilhassa davranış ve toplum bilimciler tarafından kendisine ayrı ayrı tanımlamalar yapılmıştır. Kuşkusuz burada muaddel bakış açılarının payı, bir hayli fazladır. İlaveten kültür nosyonuna olan farklı bakış açıları farklı tanımlamaları meydana getirmiş ve bu sebeple epey bir çeşitlilik vuku bulmuştur. Dolayısıyla kültür kavramı baz alınarak bir coğrafi bölge için yapılan yahut yapılmak istenen çalışma ve/veya çalışmaların evvela sağlam temelli bir kültür perspektifine dayandırılması daha yeğ olacaktır.
Gerard Hendrik Hofstede; 1928-2020 yılları arası yaşamış olan İbrani asıllı Hollandalı muharrir, sosyal psikolog ve toplum bilimcidir. Hofstede, iştigal alanları gereği kültür adı verilen fehvaya oldukça önem vermiş ve kendi çalışmalarının birer neticesi olarak kültür kavramını önce tanımlamış ardından sistemleştirmiştir. Hofstede’nın temel tanımlamalarına göre kültür kavramı, bir grubun üyelerini bir başka grubun üyelerinden ayırandır. Bununla beraber kültür, zihnin kolektif bir programlamasıdır. Dahası Hofstede, kültür fehvasını bazı boyutlara ayırmıştır. Bu ayırma eylemi, Hofstede’nın Kültür Boyutları Teorisi yahut Hofstede’nın Kültür Perspektifi olarak adlandırılabilmektedir. Buna göre kültür, altı boyuta ayrılır. Bunlar:
- Güç Mesafesi
- Bireysellik – Kolektivizm (Ortaklaşacılık)
- Erillik (Erkeklik) – Dişilik (Kadınlık)
- Belirsizlikten Kaçınma
- Uzun Vadeli Yönelim – Kısa Vadeli Yönelim
- Heveslilik – Hoşgörülülük – Kısıtlılık
İsmen ve maddesel olarak vahyolunan müteallik altı boyut, birbirleriyle aynı olmayan kültür öbeklerinde mazide meydana gelmiş ve atide teşekkül edebilecek olası kültürel farklılıkların ilgili kültürlerdeki insan davranışlarını nasıl ve dahi ne şekilde etkilediğini/etki edebileceğini sadet alan bir davranış bilimsel çerçevenin metotlarıdır. Bu bağlamda alfabetik sırayla ve anayasal resmî adlarıyla Arnavutluk Cumhuriyeti Devleti, Bosna ve Hersek Devleti, Hırvatistan Cumhuriyeti Devleti, Karadağ Cumhuriyeti Devleti, Kosova Cumhuriyeti Devleti, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Devleti ve Sırbistan Cumhuriyeti Devleti olmak üzere yedi adet devlet; Batı Balkanlar adı verilen coğrafyayı oluşturan ülkelerdir. Bu ülkelerin Hofstede’nın Kültür Perspektifi baz alınarak incelenmesiyle Batı Balkanlar adı verilen coğrafi bölgede ortak/şerik bir “Batı Balkanlı Olma ve Onun Kültürü”nün varlığının olup olmadığı sorgulanacaktır.
Hofstede’nın evvelden aktarılan kültür tanımının bir tezahürü olarak kültür, üç ana bileşenden teşekkül eder. Bunlar:
- Kimlik (Belirti)
- Etnik Grup (Etnisite)
- Milliyet (Tabiiyet)
Vahyolunan bu üç temel bileşen, kültürün kültür olma alametlerindendir ve her daim birbirleriyle etkileşim hâlindedir. Yani bu üç ana/temel bileşenin olmadığı yerde kültürden söz edilememiş olacaktır. Dolayısıyla kültürden söz edilemeyen yerde toplumsallık açısından kuvvetli bir müteferriklik/ayrılmışlık vuku bulmuş olacaktır ki o hâlde devletlerden söz edilememiş olunacaktır. Ne var ki Hofstede’nın Kültür Perspektifi’nden bakıldığı zaman incelenmeye tabi tutulan Batı Balkanlar bölgesi ülkelerinin her birinde yöresel kültürler pekâlâ mevcuttur. Öyle ki sonradan da değinilecek olan bu yöresel kültürler, bir araya gelerek bütüncül bir kültürü/kültürleri meydana getirmiş ve devlete/devletlere hayat vermiştir. Mamafih ilgili bölgenin ilintili ülkelerinde var olan kültürlerin birbirleri arasındaki doğrudan yahut dolaylı olan çok yönlü etkileşimin had safhaya çıkmış olması, ilgili bölgedeki kültürlerin incelenmesini epey meşakkatli ve komplike bir vaziyete getirmiştir.
Baştan aşağıya zikredilen tüm bu verilerin ışığında Batı Balkanlar’da olup olmadığı tartışılan ortak/şerik kültürün varlığının daha hâllice incelenip anlaşılabilmesi ve mukayese edilebilmesi maksadıyla iki adet varsayımdan söz edilebilir. Bunlar:
- Balkanlar bölgesinde bilhassa Batı Balkanlar coğrafyasında tek bir Balkan/Batı Balkan kültüründen söz edilemez. Buna karşın birçok Balkan/Batı Balkan kültürü vardır ve bu hâlet, Balkan kimlikleri/belirtileri için de aynı şekilde teşmil edilebilir.
- Balkanlar bölgesinde bilhassa Batı Balkanlar coğrafyasında uzun süren birliktelik nedeniyle kültürün üç ana bileşeni arasındaki ince çizgi gitgide kaybolmuş ve böylece bunlar, kültürler ve dahi ülkeler bazında girift bir hâle bürünmüştür.
Evvelden de bahsedilen yöresel kültür kavramını badehu bütüncül kültür mefhumunu anlamlandırabilmek ve az evvel sıralanan hipotezlerin doğruluğunu tayin edebilmek için bir analoji/andırışma yapmak pek yerinde olacaktır. Nitekim kültür kavramı, Büyük Veri (İngilizce: Big Data) ile kimi yönlerden epey bir benzerlik göstermektedir.
Büyük Veri; en kısa tanımı itibarıyla sosyal medya paylaşımları, çeşitli ağ günlükleri, portallar, fotoğraf ve video dosyaları vb. gibi geniş internet ağının gene geniş ve çok farklı kaynaklarından toparlanan tüm bu veri ve/veya verilerin çeşitli sistemler aracılığıyla anlamlı, işlenebilir ve dahi raporlanabilir bir biçime dönüştürülmüş hâline verilen addır. Büyük Veri’nin kültür kavramı ile olan ilişiği, esasında salt olarak bu tanımdan hayat bulmaktadır. Nitekim verinin büyüklüğü, ortama ve mefkûreye göre göreceli olmakla birlikte bilfiil değişkenlik arz edebilmektedir. Büyük Veri’nin tanımı ve terminolojisinden hele de internet gibi çok fazla kullanıcıya sahip olan bir ağın varlığının insan zihninde tasavvur edilmesinden mütevellit buradan elde edilebilecek ilintili verinin her daim ve dahi her şartta devasa boyutlarda olduğu bittabi düşünülebilmektedir. Aslına bakıldığı zaman bu mütalaa epey yanlıştır. Zira bir megabaytlık veri de Büyük Veri olarak adlandırılabilecekken bir terabaytlık veri de Büyük Veri olarak adlandırılabilir. Dahası onlarca birer megabaytlık verilerin ve bir o kadar da birer terabaytlık verilerin birleşimi de Büyük Veri’yi meydana getirebilir. Buradan pek kolay görülüp anlaşılabiliyor ki muayyen bir tane Büyük Veri mevcut değildir. Öteki bakış açısıyla internetin içerisindeki her veri, gerekli koşulları sağladığında bir Büyük Veri olarak adlandırılabilir. İşte kültür denen nosyon da böyledir. Dünya üzerindeki her coğrafya için kültür nezdinde aynı bakış açıları kullanılamaz. Yani bir bölge için birden çok kültür mevcuttur. Demin aktarılan örneğe tekrardan başvuracak olursak burada megabayt yöresel kültüre tekabül etmekteyken terabayt, bütüncül kültüre denk olarak gösterilebilmektedir.
İlgili konuyu misallerle daha da açık bir hâle getirmek için yöresel kültürel çeşitliliğin bir hayli fazla olduğu Bosna ve Hersek Devleti, ele alınmış olsun. Müteallik devletin lalettayin üç şehrini de ele almak gerekirse Kalesija’da Boşnak kültürü, Banja Luka’da Sırp kültürü ve Neum’da Hırvat kültürü başattır. Saraybosna ise tüm bu şehirlerin âdeta bir karma hâlidir. Nitekim bahsi geçen şehirde aynı anda hem Boşnaklar hem Sırplar hem de Hırvatlar, kendi kültürleriyle yaşamaktadırlar. İlaveten bu üç halkın nüfusları, takriben birbirlerine yakındırlar. Aynı ülke içerisindeki bu denli farklı başat kültürlerin var olmasına ve diğer her şeye karşın en nihayetinde bu yöresel kültürler yani veriler, birleşerek Bosna ve Hersek Devleti’nin bütüncül kültürünü yani Büyük Veri’yi oluşturdu/oluşturur. Buradaki Büyük Veri, “Bosna Hersekli Olmak”tan başka bir şey değildir.
Büyük Veri’nin yani kültür fehvasının kapsam alanını daha da genişlettiğimizde önceden Büyük Veri’yi oluşturan Bosna ve Hersek Devleti, Batı Balkanlar bölgesinde yalnızca veri olarak kalacaktır. Zira perspektif, dışa doğru genişlemiştir. Genişleyen perspektifte evvelden sıralanan diğer altı Batı Balkanlar coğrafyası devletlerinin içlerindeki bütün ve farklı farklı olan yöresel veriler, Bosna ve Hersek Devleti’nde olduğu gibi bir araya gelerek diğer bölgesel kültür unsurlarını meydana getirmektedirler. Ezcümle ilgili coğrafyadaki her ülkenin kendi içerisindeki bölgesel kültürleri, bir araya gelerek daha geniş çaplı bir bölgesel kültürü oluşturdular/oluştururlar. Nicelik olarak gelen bu yedi bölgesel kültür, son etapta son kez daha bir araya gelerek Büyük Veri’yi yani bütüncül kültürü oluşturdu/oluşturur. Bosna ve Hersek Devleti’nde olduğu gibi bir nitelemeye gitmek gerekirse ilgili bölge için oluşan bu nihai Büyük Veri, “Batı Balkanlı Olmak”tan başka bir mana taşımayacaktır.
Sonuç olarak önceden vahyolunan iki hipotez de birbirlerini inkâr etmeyecek şekillerde tikel olarak doğru olmuş oldu. Zira misallerle aktarılmaya çalışıldığı gibi bu denli çeşitliliğin var olduğu Batı Balkanlar coğrafyasında tek bir kültürden söz edilmesi namümkündür. Dahası ilgili bölgedeki farklı ülkelerde farklı insanlar yaşıyor olsa bile bu kimseler, coğrafi konumun etkileri başta olmak üzere sürekli etkileşim hâli içerisindedirler. İlaveten kültürel etkileşim, hemen peşi sıra kültürel benzerlikleri pekâlâ meydana getirir. Binaenaleyh bölge içerisindeki kimi noktalarda bir bıçak darbesi gibi keskin olarak ayrılmış kültürel özelliklerin olmasına karşın bir elmanın yarısı misali eş değerlilikler de mevcuttur. Bunun bir neticesi olarak Batı Balkanlar’da kültürel zenginlik, taşkın derecede fazladır. O hâlde birinci hipotez doğrudur. Diğer yandan bölgesel ve bütüncül kültürleri meydana getiren üç ana bileşen olan belirti, etnisite ve tabiiyet; coğrafi yakınlık esas olmak suretiyle Batı Balkan halkları için aynı anlama ve öneme gelmiştir. Ayrıca bu üç ana bileşene verilen önem topyekûn arttıkça hâliyle kültüre verilen ehemmiyet de artarak kültür kavramı, bölge insanları için kutsallaşmıştır. Bu noktada ikinci hipotezin de doğru olarak kabul edilmesi lazım gelmelidir.
Hofstede’nın Kültür Perspektifi baz alınarak ortaya atılan iki hipotezin de doğruluğunun ispat edilerek aktarılmış olması işleminden Batı Balkanlar adı verilen bölgede var olan ve var olmaya devam etmesi kuvvetle muhtemel kültürlerin ilgili zümreler tarafından incelenebilmesini, yorumlanabilmesini ve dahi son kertede tarh işleminin yapılabilmesini şimdi kolaylaştırdığı gibi istikbalde de kolaylaştırabileceği neticesine pek tabii varılmalıdır.
ERTUĞRUL YÜCEL