NATO Sürdürülebilir Mi?

NATO SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

GİRİŞ

NATO, güvenlik ihtiyacı ile hareket eden bir kuruluştur. NATO’ya dahil olan ülkelerin yaşadığı sorunların günümüzde karmaşık hale gelmesi bir güvenlik problemi oluşturmaktadır. Geldiğimiz noktada NATO’nun sunduğu güvenlik arzı oldukça karmaşıklaşmıştır. Karmaşık hale gelen güvenlik meseleleri aynı zamanda ittifak içinde farklı sorunlar oluşturmuştur. Bunlara rağmen NATO, gelecek yıllarda da etkinliğini korumak istemektedir. Oluşan sorunlar, ittifak içinde kopmalara neden olmamak adına daha alt perdelerden dile getirilmektedir. Lakin sorunların çözülmemesi durumunda örgüt içerisinde çatlakların derinleşmesi gibi bir risk gün geçtikçe artmaktadır.

NATO’nun bir transatlantik bölgesi üzerine kurulu anlaşma olduğu açıktır. Bu sebeple bir ucunda ABD, diğer ucunda Avrupa yer almaktadır. ABD ile Avrupa arasında kurulan bu örgüt daha genel anlamda üye ülkelerin güvenliğini sağlayan askeri bir örgüt olarak tanımlanmaktadır. Özellikle ABD, bu askeri örgütün organizasyonunda ve maliyesinde ciddi inisiyatifler almaktadır. Avrupa ise NATO’nun düşman olarak tanımladığı devletler ile oldukça yakın coğrafyayı paylaşmaktadır. Örneğin, Rusya’nın merkezi coğrafyası (Moskova hattı) Doğu Avrupa’da bulunmakta ve Batı Avrupalı devletlere karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdit, Soğuk Savaş sürecinde tırmanışa geçmiş ve bugünde aynı tehdidi barındırmasa da ‘düşman ülke’ olarak tanımlanmaktadır.

 

ABD, NATO ve Tek Kutuplu Dünya’nın Devamı

NATO, büyük oranda ABD tarafından desteklenmekte ve örgütün en büyük gücünü yine ABD oluşturmaktadır. Yalnızca İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni düzende veya Soğuk Savaş yıllarda değil günümüzde de ABD, NATO’ya ayrı bir önem vermektedir. Bunun nedenleri üzerine birçok tartışma yaşanmaktadır. ABD’nin tek kutuplu sistemi kurması ve dünya üzerinde hegemon bir devlet olması için askeri birlikler ve ittifaklardan yararlandığı dile getirilmektedir. Örneğin, NATO’nun kurulması veya Japonya ile askeri ittifak anlaşmaları gibi.  

ABD kurduğu bu askeri ittifaklar sayesinde hem askeri güç olarak düşman gördüğü devletlere karşı bir ittifak kurmuş oluyor, hem de üye devletleri kendi hegemonyası altına alıyordu. ABD, NATO ile Avrupa’nın bağımsız bir ittifak geliştirmesini ve böylelikle tek kutuplu sistemin bozulmasının da önüne geçmiş oluyordu. Örneğin, Soğuk Savaş yıllarında düşman ülke olan Sovyetler Birliğine karşı Avrupa ile bir ittifak içinde mücadele etmeyi başarmıştır. Bu sayede hem Sovyetlerin gücünü kırmakta hem de Avrupa’nın bağımsız bir şekilde bir güç kutbu olmasının önüne geçiliyordu. Yine günümüz dünyasının teknoloji devi olan Japonya’yı, askeri anlaşmalar ile kendine bağımlı kılmış ve bağımsız bir Japonya’nın dünya sahnesinde yer almasını engellemiştir.

ABD, yaptığı askeri ittifaklar ve özellikle NATO ile hegemonyasına tehdit oluşturması muhtemel devletleri bir kıskaç altına almış ve kendine bağımlı hale getirilmiştir. ABD, Soğuk Savaş sonrası kurulan yeni düzende tek kutuplu sistemin meyvelerini paylaşmamak adına bu ittifaklarını günümüzde de devam ettirmiş hatta daha da derinleştirmiştir. Artık NATO gibi oluşumlar, üye devletlerinin içişlerine daha çok karışmaya başlamıştır. Dış politikada ise üye devletlerin çok büyük oranda kısıtlandığı görülmektedir. Örneğin, üye devletlerin Rusya ile iyi ilişkiler kuramamasının bir nedeni olarak da bu dile getirilmektedir. 

 

NATO’nun Geleceği

NATO, günümüzde de etkinliğini sürdüren bir örgüttür. NATO toplantıları yapılmakta ve bu toplantılar neticesinde alınan kararlar ilgili devletler tarafından NATO çatısında hayatta geçirilmektedir. Bu durum, örgütün aldığı kararların diğer devletler için önemli bir kesinlik taşıdığını göstermektedir. NATO’nun kuruluş amacının bir güvenlik ihtiyacı olması nedeniyle, potansiyel güvenlik zaafları da dahil olmak üzere güvenlik eksikliğine en ufak bir fırsat tanınmamaktadır. 

Lakin günümüzde güvenlik ihtiyacının değiştiği ortadadır. ABD’nin, yükselen Çin ile mücadele ettiği ve Avrupa’nın artık Moskova’dan eskisi kadar tehdit algılamadığı ama başka tehditlere maruz kaldığı bir dönem yaşanmaktadır. Ayrıca örgüte üye devletlerin kolektif güvenlik meseleleri yerine şahsi güvenlik meselelerine ağırlık verdiği görülmektedir. NATO’nun bulunduğu bu durum, örgütün işleyişini de karmaşık hale getiren ana nedendir. 

Bu durumu birkaç örnek üzerinden değerlendirmek yerinde olacaktır. ABD, artık öncelikli olarak Rusya’yı değil Çin’i kendine tehdit ve rakip olarak görmektedir. 2021 yılında gerçekleştirilen zirvede Çin’in yükselişinin önüne geçilmesi için ittifak içindeki devletlere çağrıda bulunulmuştur. Çin’in yükseldiği ve mevcut sisteme meydan okuduğu dile getirilmiştir. ABD, NATO’yu kullanarak güvenlik merkezini Pekin’e kaydırmayı başarırsa bu mücadelede eli oldukça güçlenecektir. Fransa ise gözünü diktiği Afrika kıtasındaki devletleri bir bir Çin’e kaybetmektedir. NATO öncülüğünde Çin ile girişilecek bir mücadele de Fransa Afrika’daki çıkarları için destek verebilir.   Lakin diğer devletlerinde farklı sorunları mevcut. Örneğin Almanya, Rusya’ya karşı yapılan NATO tehditlerine yüksek sesle katılamamaktadır. Bunun temel sebeplerinden birisi Rusya-Almanya arasındaki ticari ve coğrafi ilişkiler (özellikle enerji). 

Bir başka ülke olarak ise Türkiye ele alınmaktadır. Türkiye, özellikle son dönemde örgüt içerisinde yalnız kalmıştır. Türkiye’nin yaşadığı birçok sorun nedeniyle başta ABD olmak üzerinde diğer devletler ile de arasında gerginlikler meydana çıkmıştır. Örneğin, 15 Temmuz Darbe Girişimi, Rahip Brunson krizi, S400 ve F35 krizi, PYD/YPG krizi, vize krizi gibi çok büyük sorunlar ABD-Türkiye arasındaki ilişkileri bozmuştur. Özellikle Türkiye’nin güney sınırındaki terör örgütleri tarafından hedef alınması ve NATO’nun burada Türkiye’yi yalnız bırakması ile örgütle de arasında sorunlar yaşanmıştır. Türkiye, Suriye’de ki terör örgütlerine karşı mücadelesinde Patrıotları kullanmak istemesine rağmen kullanamamış, para karşılığı bu silahları almak istemiş lakin alamamıştır. Türkiye, alternatif olarak Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almış ve NATO tarafından büyük bir tepkiye maruz kalmıştır. Türkiye, hem NATO hem de ABD ile yaşadığı sorunları yüksek sesle dile getirmiş lakin sorunların çözümü bugün itibariyle tamamen çözülememiştir. Tersine, Türkiye’nin de üreticiler arasında yer aldığı F-35 savaş uçakları projesinden, Türkiye çıkartılmıştır. 

2021 yılında Brüksel’de gerçekleştirilen NATO zirvesinde bu sorunları dile getirmiştir. Bu sorunların çözülememesi durumunda daha da derinleşmesi beklenmektedir. Zirvede ise Türkiye’nin özellikle stratejik konumuna atıf yapılarak destekleneceği ve taleplerinin masaya yatılacağına yönelik bazı ifadelere yer verilmiştir. Türkiye’nin gerçekleştirdiği askeri harekatlar NATO tarafından daha da yakından takip edilecektir. Türkiye’nin terör ile mücadelesinde NATO tarafından desteklenmemesi, Ankara için oldukça karamsar bir NATO tablosu oluşturmuştur.

Zirvede dile getirilen ifadeler, örgütün sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. NATO’nun asimetrik tehditlerde ve terör örgütlerinde, ittifak ülkelere desteği ve teminatı oldukça önemli. Zirvede bu durumun altının çizilmesi ise örgütün içindeki sorunların çözümü için adım atmak istemesinden kaynaklanmaktadır. 

Türkiye’nin NATO’dan beklentisi de bu yöndedir. Türkiye kendi silahlı kuvvetleri ile terör örgütleriyle mücadele içerisinde. Türkiye, NATO’nun bu durumu göz önüne alarak Türkiye ile birlikte hareket etmesini istemektedir. Aksi takdirde Türkiye ile NATO arasında henüz kendini ciddi boyutta hissettirmemiş olan sorunlar, daha yüksek sesle dile getirilmeye başlayabilir.

 

SONUÇ

Günümüz dünyasında NATO önemli bir yere sahiptir. Özellikle ABD, NATO’yu kullanarak kendi tek kutuplu sistemini ve hegemonyasını sürdürmektedir. Bunun içinde NATO’ya çok büyük oranda askeri ve finansal destek sağlanmaktadır. Lakin değişen dünyada, hem ittifak içindeki hem de ittifak dışındaki ilişkiler oldukça karmaşık hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak NATO’nun sürdürülebilir olmasının maliyeti de oldukça artmıştır. ABD, artan bu maliyetin kendi sırtına yüklenmesine bir yere kadar ses çıkartmayacaktır. Lakin Avrupa’nın da örgüt içindeki etkinliğinin ve desteğinin artması gerekmektedir. Aksi takdirde örgütün sürdürülmesi çok zordur.

NATO üyesi olan ülkeler arasındaki ikili ve çok taraflı ilişkilerde yaşanan sorunlar ve gerginlikler de örgüte zarar vermektedir. Birçok devlet, birçok farklı sorunu dile getirmekte lakin bugün itibariyle ‘örgütün bekası’ için bu sorunlar mümkün olduğunca en alt seviyede konuşulmaya çalışılmaktadır. Bu sorunların üzerinin kapanması mümkün görülmemektedir. Örgüt içerisindeki amaç birliği ve güvenlik ihtiyacının da farklılaşmasıyla birlikte gelecekte daha da derin krizler yaşanabilir.

NATO içindeki bu sorunların aşılması için eskisi gibi amaç birliği sağlanmalı ve bu amaç doğrultusunda gelecek stratejileri oluşturmalıdır. Oluşturulacak olan strateji ve plan ise tüm ittifak ülkeleri içine dahil etmeli ve genel anlamda mutabakat sağlanmalıdır. Aksi takdirde NATO’nun ve mevcut uluslararası sistemin sürdürülebilirliği önünde büyük bir engel bulunacaktır.

 

GÜRKAN DEMİR

 

KAYNAK

Layne, Christopher. “The “Poster Child for offensive realism”: America as a global hegemon”. Security Studies. 2009.

Anadolu Ajansı. “Brüksel Zirvesi’nden sonra NATO’da değişenler-değişmeyenler”. 24.06.2021. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/bruksel-zirvesinden-sonra-natoda-degisenler-degismeyenler/2283828# 

BBC. “NATO zirvesi sonuç bildirgesi: Çin’in davranışları ‘sisteme meydan okuma’”. 15.06.2021. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57471476

 

Leave A Comment

At vero eos et accusamus et iusto odio digni goikussimos ducimus qui to bonfo blanditiis praese. Ntium voluum deleniti atque.

Melbourne, Australia
(Sat - Thursday)
(10am - 05 pm)