Gönüllü Kuruluşlarda Gençlerin Gönüllülük Düzeyleri ve Beklentileri Gönüllülüğün Kavramsal Çerçevesi

  • Anasayfa
  • Gönüllülük
  • Gönüllü Kuruluşlarda Gençlerin Gönüllülük Düzeyleri ve Beklentileri Gönüllülüğün Kavramsal Çerçevesi

GÖNÜLLÜ KURULUŞLARDA GENÇLERİN GÖNÜLLÜLÜK DÜZEYLERİ VE BEKLENTİLERİ GÖNÜLLÜLÜĞÜN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

Gönüllülüğün Tanımı

Gönüllülük kavramının kökeninde yer alan “gönül” kelimesi, yüreğin manevi (soyut) yönü ya da yürekte bulunduğu varsayılan duygu kaynağı olarak tanımlanmaktadır (Meydan Larousse, 1972: 551-552). Gönüllülük ise; bireyin maddi bir çıkar içinde olmaksızın yakın veya uzak çevresine fayda sağlamak amacıyla kendi iradesiyle doğru olduğunu düşündüğü faaliyetlerde bulunması olarak tanımlanabilir (Özmutaf, 2012: 3).

Bu bağlamda gönüllü davranış kısaca;

  • Kişinin kendi hür iradesi ile,
  • Hem gönüllüye hem de hizmet sağladığı kişiye karşılıklı fayda sağlayan,
  • Herhangi bir maddi kazanç beklentisi içine girmeden yapılan faaliyetlerin tümü olarak açıklanabilmektedir.

Bireyleri Gönüllü Olmaya Yönelten Faktörler

Bireyleri gönüllü olmaya ve gönüllülük faaliyetlerinde bulunmaya yönelten faktörler değişkenlik gösterebilir.

Bu faktörleri beş temel grupta ele alabiliriz.

  • Bireysel faktörler: Kişinin çevresi bakımından saygınlık ihtiyacı, aidiyet ve kendine güven duygusu hissetmek istemesi, tanınma ve takdir edilme duygusu, yardımseverlik, organizasyon yeteneği, model alınma duygusu, ekip çalışmasına katılarak sinerji elde etme, statü sağlama, bireysel haz ve manevi gelişim ihtiyacı, yalnızlık duygusundan kurtulma, kişinin kendini disipline etme becerisi ve can sıkıntısından kurtulma isteği bireysel faktörler arasında yer almaktadır.
  • Sosyo-kültürel faktörler: Yeni arkadaş grupları edinme, yeteneklerini, bilgi ve deneyimlerini çevresindeki insanlarla paylaşma isteği, iletişimi geliştirme, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme, toplumun çeşitli seviyelerindeki (siyasetçi, iş adamı, uzman, bilim adamı, yerel yönetici gibi) insanlarla tanışma, toplumsal görevini yerine getirme, bir topluluğun haklılığını savunma sosyo-kültürel faktörler içinde sayılmaktadır.
  • Ekonomik faktörler: Ulusal ve uluslararası çeşitli fon kaynaklarından finansman sağlama, bireyin parasını yararlı işlerde kullanma isteği ekonomik faktörlerden birkaçıdır.
  • Yasal ve siyasal faktörler: Yasal olarak belirli bir kuruluşa bağlı olma (meslek odaları vs.), siyaset bağlamında oy potansiyelini artırma ve yandaş çekme yasal ve siyasal faktörleri kapsamaktadır.
  • Diğer faktörler: Arkadaş veya yakınıyla aynı ortamı paylaşma düşüncesi, iyi hissetmenin fiziksel sağlığa katkıları (bağışıklık sistemi vb.), öldükten sonra unutulmama, aile geleneği veya inançsal etkenler diğer faktörler içine girmektedir.

Gönüllülüğün Birey ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Gönüllülük, faaliyet alanı bakımından toplumda büyük bir kitleye etki etmektedir. Gönüllülük faaliyetleri hem bireylerin kendisine hem de topluma sağladıkları kazanımlarla iki taraflı etkiye sahiptir. Gönüllülük, farklı kültürler, dinler, diller ve yaşam tarzları arasında sosyal işbirliği yaratarak, olumlu sosyal gelişmelere de katkıda bulunmakta ve sosyal dayanışmayı sağlamaktadır. Bu nedenle gönüllülüğün birey ve toplum üzerindeki etkilerinin ayrı ayrı incelenmesi konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Gönüllü Kuruluşlar

Günümüzde nüfusun artması ile birlikte toplumsal sorunlar da artmakta, bir takım bozulmalar meydana gelmektedir. Bunları önlemek için gönüllü insanların oluşturduğu kuruluşlar ortaya çıkmaktadır. Sosyal sorunlara çözüm bulmak, kalkınmayı desteklemek ve sosyal fayda sağlamak gönüllü kuruluşların vazgeçilmez değerleri arasındadır. Böylece tüm bireylere daha iyi ve sorunsuz bir hayat alanı sunmaktadır.

Günümüzde, gönüllü kuruluşlar toplum için vazgeçilmez olan unsurlardan birisidir. Gönüllü kuruluşların varlığının, toplumun gücünün ve gerekliliğinin bir ifadesi olduğu apaçık bir gerçektir. Bu nedenle gönüllü kuruluşlara her toplumsal alanda karşılaşmak mümkündür.

Gönüllü Kuruluşların Amacı ve Önemi

Toplumlarda var olan problemlerin çözümü için faaliyet göstermeyi amaçlayan gönüllü kuruluşlara duyulan gereksinim ve önem her geçen gün artmaktadır. Bundan dolayı bu kuruluşlarla ilgilenmek, bir gereklilik olarak görülmeye başlanmıştır (Dinçer, 1998: 387).

Bir toplumda devletin yetemediği yerlerde gönüllü kuruluşlar devreye girmektedir. Bu bağlamda eğitim, sağlık, çevre, yoksulluk gibi birçok alanda faaliyet gösteren birçok gönüllü kuruluş bulunmaktadır.

Hegyesi (1989: 11), gönüllü kuruluşların ana amaçlarını şu şekilde tanımlamaktadır:

  • Toplumda yardıma muhtaç, zor durumda olanlara yardımcı olarak yoksulluğun en aza indirilmesi,
  • Eğitimin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi,
  • Devlet fonksiyonlarının gönüllülüğü geliştirici çalışmaları arttırılarak aynı zamanda da hükümetin yüklerinin azaltılması,
  • Sağlık alanındaki hizmetlerin geliştirilmesi,
  • Toplum yararı için sosyal refahın geliştirilmesi.

Gönüllü kuruluşlar bu amaçlarını gerçekleştirmeleri için gönüllülerle çok yönlü ve karşılıklı bir iletişim modeline ihtiyaç duymaktadırlar. Acil durumlarda karar vermenin gerekli olduğu durumlarda, işbirliği ve motivasyon gerekmektedir. Gönüllü kuruluşlar toplumun her kesiminin belirli ihtiyaçlarını karşılama konusunda faaliyetler göstermektedir ve aynı zamanda kişisel eğitimler ve oluşturdukları kamuoyu gündemi ile sorunları en hızlı bir şekilde çözmeyi kendilerine amaç edinmektedir.

Gönüllü Kuruluşların İşlevleri

Engelli, yoksul, kadın, çocuk, yaşlı ve kimsesizler için yapılan yardımlar gönüllü kuruluşların işlevlerinin bir kısmını oluşturmaktadır. Gönüllü kuruluşlar, işlevlerini yerine getirirken toplum ve devlet adına kritik değere sahip örgütler olarak çok önemli görev ve sorumluluklar üstlenmektedir.

Bunlar (Akatay ve Yelkikalan, 2007: 31-42):

  • Demokrasi bilincini geliştirmek,
  • Küreselleşmeye katkı sağlamak,
  • İktisadi kalkınmayı sağlamak,
  • Sosyal refahın arttırılmasına yardımcı olmak,
  • Kamu hizmetlerine katkıda bulunmak,
  • Ekonomik işleri yerine getirmek.

Bunun dışında toplumda gönüllü kuruluşların çoğunlukla üstlenmeyi tercih ettikleri işlevler şu şekilde sıralanabilir (Ateş ve Nohutçu, 2006: 5):

  • Hizmet ve ortak çıkar sağlama; çalışanlarına veya hizmet ettiği kişilere sosyal hizmetler, sağlık, eğitim vb. alanlarda bilgi sağlamak, doğru yolu göstermeye yardımcı olmak veya destekte bulunmak,
  • Uluslararası gönüllü kuruluşlarla belli konularda işbirliği halinde olma; insanlık ve doğa yararına çalışmak, beklenmeyen durumlara hazırlıklı olmak bu durumların üstesinden gelinmesinde gerekli kaynakların seferber olmasını sağlamak,
  • Toplumsal konuları takip etme ve kamu politikasını etkileme; kamu duyarlılığını veya politikasını değiştirme amacı güden bir grup adına veya savunulan bir dava uğruna kampanya düzenlemek, kulis faaliyetinde bulunmak veya daha başka savunmalara girişmek,
  • İletişim araçlarını etkin kullanma; ülkenin öncelikli hedeflerine ulaşmasında medya vb. iletişim araçlarını kullanarak, kamuoyu desteği sağlamak için gündem oluşturmak,
  • Kendine yetme veya dayanışma; kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek üzere faaliyette bulunan diğer birey ve örgütlerle bilgi alışverişi yapmak, destek vermek ve işbirliğinde bulunmak,
  • Kaynak ve koordinasyon sağlama; özel sektör ile kamu makamları arasında bir ara yüz oluşturmak.

Toplumumuzda önemli bir yere sahip olan gönüllü kuruluşlar son yıllarda faaliyet alanlarını genişletmekte ve daha çok insanla çalışır hale gelmektedir.

Gönüllü kuruluşların devlete olan desteği ve vatandaşlara olan hizmetleri sayesinde toplum giderek güç kazanmakta ve gelişmektedir diyebiliriz.

Gönüllü Kuruluşların Türkiye’de Gelişimi

Türkiye’de gönüllülüğün gelişimi, genel anlamıyla sivil toplum ve vatandaş katılımının 1980’li yıllardan beri yaşadığı dönüşümün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. 1980 yılındaki askeri darbenin sonucunda, hemen hemen bütün gönüllü kuruluşlar yasaklanmış, birçok kuruluş ise tamamen kapatılmıştır (TÜSEV, 2011: 52).

İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı 2016 Türkiye Ocak ayı verilerine göre, hazırda 270,161 adet kayıtlı dernek bulunmaktadır. Bunların 108,784’ü aktif olarak çalışmalarını sürdürmekte olup, aktif olarak çalışma yürüten derneklerin sayısı 2000 yılında 67,000 iken bugün artmıştır.

Bugüne değin gönüllü kuruluşların sayısının artmasına rağmen, Türkiye’de gönüllü kuruluşların ve gönüllülerin sayısı oldukça azdır. Örneğin, “Türkiye’de ve Özel Sektörde Gönüllülük Araştırması” sonuçlarına göre, Türkiye’nin yedi ilinde yüz yüze görüşülen 743 kişinin %66,9’u gönüllü olarak bir faaliyette hiç bulunmadığını belirtmiştir. Gönüllülük faaliyetlerine katılanların oranı ise sadece %33,1’dir (ÖSGD: 2013: 27).

Bütün bunlar göz önüne alındığında, üçüncü sektör kuruluşları olarak da tanımlanan gönüllü kuruluşların Türkiye’de emekleme döneminden henüz çıkmadığını savunan Tarhan (2003) bunun nedenini; bireyler üzerine kurulu yapılardan, misyon, amaç ve stratejiler üzerine kurulu yapılara geçişin sancılarının hala yaşanmakta olduğuna bağlamaktadır.

Gönüllü kuruluşlar değişen ve gelişen evrene uyum sağlayarak amaç ve stratejilerini ona göre şekillendirmektedir ve bunu yaparken hâlihazırdaki ihtiyacı doğru belirleyerek, emek sarf etmeyi göze alacak liderlere, hedeflerine uygun nitelik ve nicelikteki gönüllülere ihtiyaç duymaktadır.

Genç Gönüllü Kavramı

Aile Araştırma Kurumu’nun yaptırdığı araştırmaya (1997: 3) göre gençlik, toplumların kalkınma ve gelişme potansiyelinin en önemli unsuru olmuştur dolayısıyla gençlerin söz sahibi olduğu, tabandan yukarı bir yapılanma için gençler aktif bir şekilde bu süreçte yer almalıdır. Bu bağlamda genç gönüllü kavramı karşımıza çıkmaktadır. Dinamik ve hızlı iş yapabilmenin, sorunlara yaratıcı fikirler üretebilmenin, etkin bir şekilde faaliyetlere katılabilmenin gönüllülüğe etkisi çok büyüktür. Gönüllü kuruluşlar genç gönüllü katılımına önem vermekte olup, gençlerin üretken ve verimli bir çalışma içinde olması gönüllü kuruluşların geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Genç gönüllüler; çeşitliliği tanıtarak, daha büyük vatandaş katılımını teşvik ederek, eşitliliğe saygı göstererek, sosyal dayanışmayı geliştirerek, hizmetlere erişimi kolaylaştırmaktadır. Bu sayede genç gönüllüler; sorumluluk alan ve yaratıcı düşünceler geliştiren genç liderler olarak tanımlanmaktadır. Kısaca bahsetmek gerekirse genç gönüllüler, açık fikirli, hoşgörülü, esnek, yaratıcı ve modern iş piyasasının zorluklarıyla yüzleşmeye hazır kişilerdir. Bunun sonucu olarak genç gönüllüler sosyal entegrasyonu da desteklemektedir (Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, 2011: 4).

Bunun dışında genç gönüllülerin özelliklerinden bahsedecek olursak;

  • Devlet ile toplum arasında köprü görevi görürler,
  • Devlet ile toplum arasında birer iletişim aracıdırlar,
  • Mevcut hizmet ve çalışmaların toplum tarafından görülmesini sağlarlar,
  • Yapılan çalışmaların başarısını artırırlar,
  • Hizmetlerin sunum ve kullanımının daha etkili olmasını sağlarlar,
  • Profesyonel olarak çalışan ekibe moral oluştururlar,
  • İnsan kaynaklarının güçlendirilmesine katkı sağlarlar,
  • Toplumsal kalkınmadaki çalışmalarda katılım ve katkı sağlayarak, kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlarlar.

Gençleri Gönüllü Katılıma Yönelten Faktörler

Gençler herhangi bir gönüllü kuruluşta sürekli olarak (tam zamanlı veya yarı zamanlı) ya da belirli projelere katılmak maksadıyla gönüllü olarak faaliyet göstermektedir.

Searle-Chatterjee (1999: 16), gönüllü kuruluşlara katılma eğiliminin temellerinin hayatın ilk yıllarında atıldığını ve bu eğilimin aile içindeki sosyalleşme ile kişisel hayat deneyiminin kesişmesinden kaynaklandığını ifade etmektedir.

Gençleri gönüllü kuruluşlarda gönüllü olmaya yönelten faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür (Kurt, 2011):

  • Yeni arkadaşlara ve uğraşlara sahip olmak,
  • Statü kazanmak, saygı görmek,
  • Kendini kanıtlamak, özgüvenini artırmak,
  • Sinerji yaratmak,
  • Başkalarına yardım etmek,
  • Bir topluluğun haklarını savunmak, inandığı bir şeyi desteklemek,
  • Üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmek,
  • Kapasitesini arttırmak ve paylaşmak üzere sosyal etkileşim sağlamak.

Gönüllü Olmanın Gençlere Sağladığı Kazanımlar

Gönüllülüğü gençler açısından ele alırsak önemli bir öğrenme metodudur diyebiliriz. Bireyler gönüllü faaliyetler sayesinde kişisel özelliklerini güçlendirip geliştirirken, aynı zamanda farklı beceriler edinme ve hatta kendi içlerinde var olan yeni yetenekleri de keşfetme fırsatı yakalamış olmaktadır (Özçağdaş, 2013: 88).

Gönüllü olmanın gençlere sağladığı dört yeterlilik vardır (Hansen, 2008: 93):

  • Uzmanlık becerileri: Okul bilgisi- iş deneyimi, gelecekte veya şu anki meslek hakkında sahip olunabilecek bilgi ve tecrübe.
  • Yöntemsel beceriler: Olaylar karşısında hızlı ve pratik sorun çözme, olayları ayrıştırıp sonuca ulaşarak analitik düşünme yeteneğini geliştirme.
  • Sosyal beceriler: Gönüllülerle veya hizmet verilen kişilerle yapılan takım çalışması, empati kurma ve etkin iletişim.
  • Kişisel beceriler: Organizasyon yeteneğine sahip olma, gözlem, girişimci olma vb.

Kısaca bahsetmek gerekirse gönüllü katılım gençlerin özgüveni yüksek, çevresine ve geleceğine karşı daha güvenli ve dünyaya karşı daha hoşgörülü bakmasını sağlamaktadır. Gönüllü olma deneyimi gençlerin bireysel sorumluluk duygusunu ve toplumsal sorunlara etkin çözümler üretebilme yeteneğini geliştirmesini sağlamaktadır. Bu sayede gençlerin kişisel gelişimini ve mesleki yaşamını olumlu yönde etkilemektedir.

GÖNÜLLÜ KURULUŞLARDA AKTİF OLARAK GÖNÜLLÜ OLAN GENÇLERİN GÖNÜLLÜ OLMA DÜZEYLERİNİ BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

Günümüzde gönüllülük toplumsal bir gereklilik haline gelmiştir ve günün koşullarına, insanların yaşadığı bölgeye ve ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Bu ihtiyaçlar da insanları bir amaç etrafında gönüllü olarak birleşmesini sağlamaktadır.

Devletin görevleri arasında sosyal adaleti, barışı, sosyal değişimi desteklemek, insanların iyilik durumunun geliştirilmesi için çaba sarf etmek vardır ve bu konularda yetersiz kaldığı durumlarda tüm sorunları zamanında ve hızlı bir şekilde çözmek üzere gönüllü kuruluşlar devreye girmektedir.

Araştırmanın Sonuçları

Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında, elde edilen verilere göre ankete %54,2’si kadın, %45,8’i erkek olmak üzere gönüllü kuruluşlarda aktif olarak çalışan 225 üniversite öğrencisi katılmıştır. Katılımcıların yaklaşık yarısını temsil eden %54,7’si 20-22 yaş aralığındaki kişilerden oluşmaktadır. Katılımcıların fakülte dağılımlarına bakıldığında %48’i İktisadi ve İdari Bilimler, %24’ü Mühendislik, %16,4’ü Hukuk ve %11,6’sı ise İslami İlimler Fakültesi’nde okumaktadır. Katılımcıların en fazla oranla %33,8’inin üçüncü sınıfta okuduğu, ardından %23,1 ile ikinci sınıf, %20,9 dördüncü sınıf, %18,7’si ise birinci sınıfta okumaktadır.

Gönüllü kuruluşlarda gönüllü olmaya yönlendiren faktörlere dair verilere göz atıldığında, araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin %79,6’sının kendi inisiyatifiyle gönüllü kuruluşlara yöneldiği görülmektedir. Bu da gönüllülüğün herkesin özgür iradesiyle yapılan bir faaliyet olduğunu doğrular niteliktedir. Daha sonra sırasıyla %44,9 arkadaş, %21,8 üniversite ve %9,8 aile faktörünün izlediği belirtilmiştir.

Katılımcıları gönüllülüğe teşvik eden en büyük faktörün %73,3 ile sosyal medya olduğu, bunu daha sonra %49,8 ile görsel medyanın takip ettiği görülmektedir. Ardından daha düşük oranlara sahip %20,4 ile yazılı, %14,7 ile işitsel medyanın gençlerin gönüllülüğe yönelmesinde etkisinin olduğu görülmektedir. Sosyal medyanın en fazla paylaşımın gerçekleştiği, açık, güncel ve her an erişilebilir özellikte olması gençlerin gönüllülük konusunda ilgisini çektiği ve onları gönüllü olmaya yönlendirdiği sonucuna ulaşılmıştır.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Özgür irade ile toplumsal yarar sağlama amacıyla yapılan gönüllülük, hem toplumların hem de bireylerin refahına katkı sağlamayı amaç edinmektedir ve toplum olarak gönüllü hizmetleri yerine getirebilecek kesimlerden biri de gençlik kesimidir çünkü gençler sahip oldukları enerji ve dinamizmle önemli bir potansiyeli ifade etmektedir.

Gönüllü kuruluşlara gençlerin gönüllü katılımının daha fazla arttırılması mümkündür. Bu konuda gönüllü kuruluşlara bulunabilecek ilk öneri, gençlerin beklenti ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalarıdır. Bu sayede onların yenilikçi, yaratıcı fikirlerinden yararlanarak daha fazla dinamizm kazanacaklardır. İkinci öneri ise, bilinçlendirme çalışmaları yapmalarıdır. Gönüllü kuruluşlar faaliyet gösterdiği alana ilişkin okullarda eğitim programları düzenleyebilir. Bu sayede, gençlerin çevrelerine olan ilgi ve farkındalık düzeyleri artırılabilir. Üçüncü olarak, gönüllü faaliyet sonrası gönüllü gençleri teşvik edici takdir unsurlarıyla gönüllülerin desteklenmesi sağlanabilir. Bunu yaparak gönüllü kuruluşa gençlerin bağlılığının artması ve gençlerin kendilerini değerli ve saygın hissetmeleri sağlanmış olacaktır.

MEMDUH GÖKTÜRK

 

KAYNAKÇA

Aile Araştırma Kurumu; (1997), Türk Ailesinde Adolesanların Sorunları, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları, Ankara.

ATEŞ, Hamza ve Ahmet Nohutçu; (2006), “Kamu Hizmeti Sunumunda Gönüllü Kuruluşlar ve Devlet”, SÜ İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, c.6, Sayı:11, s. 245-276.

AKATAY, Ayten ve Nazan Yelkikalan; (2007), Sivil Toplum Kuruluşlarında İnsan Kaynakları Yönetimi, Ekin Kitabevi Yayınevi, Bursa.

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV); (2011), Youth Volunteering, Social, Integration, and Decent Work: Inspiring Leadership, http://www.unv.org/fileadmin/docdb/pdf/2011 /Youth%20Volunteering%20social%20integration%20and%20decent%20work.pdf, 11.11.2015.

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV), Türkiye & GSM; (2013), Giriş. Türkiye’de gönüllülük: Gönüllülüğün rolünün ve katkılarının keşfedilmesi, Editörler: UNV Programı Türkiye & GSM Gençlik Servisleri Merkezi, Çev. Bordo Tercüme Bürosu ve Eda Erdem, http://www.un.org/esa/socdev/documents/youth/fact-sheets/youthvolunteerism.pdf, 11.10.2015.

DİNÇER, Ömer; (1998), Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, 5. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul.

HANSEN, Stefan; (2008), Lernen Durch Freiwilliges Engagement, Eine Empirische Studie zu Lernprozessen in Vereinen, Wiesbaden: VS Verlag für Sozialwissenschaften.

HEGYESİ, Gyula; (1989), “The Role of Non Profit Organizations”, Budapest, Salzburg, Seminar Session s. 272-289.

Meydan Larousse Köy Enstitüleri; (1972), Editörler: Safa Kılıçlıoğlu, Nezihe Araz, Hakkı Devrim’dir. Meydan Gazetecilik ve Neşriyat Limited Şirketi c.5, Sayı:11, Ankara.

ÖSGD (Özel Sektör Gönüllüleri Derneği); (2013), Kurumsal Gönüllülük Programları El Kitabı, Beta Yayınları, İstanbul.

ÖZÇAĞDAŞ, Fuat; (2013), Gönüllülük ve Sosyal İnovasyonla Fark Yaratmak, Türkiye’de Gönüllülük, Gönüllülüğün Rolünün ve Katkılarının Keşfedilmesi, Editörler: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) Programı Türkiye ve Gençlik Servisleri Merkezi, Çev. Bordo Tercüme Bürosu ve Eda Erdem, s. 86-95.

ÖZMUTAF, N. Metin; (2007), Sivil Toplum Kuruluşlarının Misyonlarını Gerçekleştirmede İnsan Kaynaklarının Rolünün Gönüllü Yönetimi Yaklaşımları Bağlamında İncelenmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

ÖZMUTAF, N. Metin; (2012), “Sivil Toplum Kuruluşlarında Kurum Felsefesi ve Gönüllü Takımların Yönetsel Nitelikleri: Yönetici ve Üye Perspektifi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c.12 , Sayı: 2, s.147-166.

SEARLE- CHATTERJEE, Mary; (1999), “Occupation, Biography and New Social Movements”, The Sociological Review, Volume 47, Issue 2, May, pp. 258–279.

TÜSEV; (2011), Türkiye’de Sivil Toplum: Bir Dönüm Noktası, Uluslararası Sivil Toplum Endeksi Projesi Türkiye Ülke Raporu II., Editörler: Ahmet İçduyu, Filiz Ş. Sert, Tüsev Yayınları, İstanbul.