Doğu Akdeniz-Türkiye
Doğu Akdeniz, gerek uluslararası ticaretin kavşak noktalarından birisi olması gerek jeopolitik ve jeostratejik olarak önem arz etmesi gerek Ortadoğu’daki rekabetin bir uzantısı olarak değer biçilmesi sebebiyle tarihte her zaman dikkat çeken bir bölgedir. Üç kıtanın (Asya, Avrupa, Afrika) merkez konumunda bulunması ve Doğu-Batı medeniyetleri arasında ticari akışın sağlandığı merkez konumunda bulunması hasebiyle de önem arz etmektedir. Süveyş kanalı sayesinde Avrupa-Uzak Doğu hattının kısa bir güzergah olması, Doğu Akdeniz’e Avrupa’nın deniz ticareti açısından göz bebeği olma değeri biçmiştir. Enerji kaynaklarının Avrupa’ya transferi noktasında dünya ticaretinin üçte birini bünyesinde barındırmaktadır. Doğu Akdeniz’in jeopolitik ve jeostratejik değeri, dikkat çekici olmaktadır ve bu nedenle bölge güvenlik sorunları ile karşılaşmaktadır. Bölge ülkelerinin yaşadığı problemlerde Doğu Akdeniz de güvenlik sorunu haline gelebilmektedir. Tarihte Türkler de Akdeniz’e gereken değeri verdi ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Akdeniz’in büyük oranda kontrolünü ele geçirdi.
Doğu Akdeniz, enerji kaynakları açısından giderek önem kazanan bir bölge niteliğine sahiptir. 1999 yılında İsrail sularında gerçekleşen ilk doğalgaz sahasının keşfi bölgeye enerji rezervi bakımından yeni bir hareket getirdi. Yeni hidrokarbon yataklarının da keşfedilmeye başlandığı ve jeopolitik ve jeostratejik açıdan kontrolünü sağlayan ülkelere farklı açılardan üstünlük sağlayacak nitelikte. Nitekim dünyada ispatlanmış petrol rezervlerinin %47’sini, ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin %43’ünü içermesi neticesinde zengin hidrokarbon yatakları varlığı göstergesidir. Dünya ticaretinin %30’luk kısmı ve Avrupa’nın petrol ihtiyacının %70’lik bir kısmı Doğu Akdeniz üzerinde sağlanmaktadır. Ortadoğu ve Hazar Bölgesi’nin hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya nakli sağlanmaktadır.
Türkiye, enerji alanında dışa bağımlı bir ülkedir. Bunun için enerji rezervi açısından kendi hakkını ihlal ettirmemek adına da Akdeniz’de ki gelişmeleri takip etme ve çıkarları doğrultusunda hareket etme mecburiyetindedir.
Uluslararası arena haline gelen Doğu Akdeniz üzerinde GKRY ve Yunanistan’ın Türkiye ve KKTC’nin saf dışı bırakılabileceği Münhasır Ekonomik Bölgeler ilan etmesi ve Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır’ın merkezinde olduğu, tasarlanmış bölgesel bir enerji ittifakı oluşturma yoluna gitmesi, her an çıkarları için Doğu Akdeniz’de hukuksuz bir şekilde dengesizlik yaratılabildiğinin göstergesidir.
Türkiye jeopolitik bir kuşatma halindedir ve Anadolu’ya hapsedilerek denizler ile bağlantısı koparılmaya çalışılmaktadır. Nitekim Türk Amirali Barbaros Hayrettin Paşa: “Denizlere hakim olan, cihana hakim olur.” sözü ile denizlerin milletler ve devletlerin bekası için önemine dikkat çekmiştir. Gelişmekte olan Türkiye de denizlerden ve kaynakların getirisinden uzak tutulmaya çalışılarak kara sınırları içerisine hapsedilmeye, söz hakkı elinden alınmaya ve hareketlerine ket vurulmaya çalışılmaktadır.
Kıbrıs
Kıbrıs, Akdeniz’in ticaret kavşağı konumunda olması ve Süveyş Kanalı’na yakınlığı sebebiyle bölgedeki güvenlik ve dengeyi sağlamak için İngiliz ve Amerikalıların konuşlandığı bir pozisyondadır. Kıbrıs’ın bölgedeki önemine Rauf Denktaş’ın sözleri ile dikkat çekmek istiyorum: “Kıbrıs Adası tarih boyunca hep stratejik bir öneme sahiptir. Kimin elinde olduysa Akdeniz’i, Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı kontrol eder. Roma İmparatorluğu’ndan Osmanlı’ya kadar. Osmanlılar 307 yıl Kıbrıs Adası’ndan Akdeniz’e hakim oldular. İngilizler tüm Ortadoğu’yu Kıbrıs’tan yönettiler. İngilizler neden, iki askeri üssü hep korumuştur?
İngiliz toprağı sayılan Rum kesimindeki İngiliz askeri üsleri İngiltere ve ABD için Akdeniz’de doğal uçak gemisi olarak kaldı. Bu askeri üsleri Ortadoğu’ya askeri müdahale için sıçrama tahtası olarak kullandılar. Yıllardır müzakereler sürüyor, İngiltere hiçbir zaman İngiliz üslerini pazarlık konusu yapmadı. Üslerden vazgeçmedi. Bunun derin bir anlamı var.”
Kıbrıs jeopolitik ve jeostratejik açıdan çok fonksiyonlu önem arz etmektedir. Doğu Akdeniz’in kalbi niteliğindedir. Atatürk Kıbrıs hakkında: “Efendiler Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir” der. Beaconsfiled ise Kraliçe Victoria’ya Kıbrıs’ın “Ön Asya’nın Anahtarı” olduğunu söylemektedir.
Libya-Türkiye
Tarihte Türkiye-Libya arasında olumlu ve sıcak ilişkiler mevcuttur. Libya’nın Trablusgarp Savaşı ile İtalya tarafından ele geçirilmesi ile Osmanlı’nın Doğu Akdeniz’de ki egemenliği son bulmuştur. Daha sonra süreç dahilinde Libya’ da yaşanan iç karışıklıklar ülkedeki istikrarsızlığı sürdürerek ekonomik ve siyasi açıdan krize sebebiyet vermiştir. Küresel aktörlerin kendi çıkarları doğrultusunda Libya üzerindeki hareketleri istikrarsızlık sürecini uzatmıştır. Libya’da kontrol büyük oranda Hafter’in elinde bulunmaktadır. Nüfusun çoğunluğu, ülkenin büyük bir kısmın çöl olması sebebiyle kıyı şeridinde toplanmaktadır. Buna ilaveten ülkede Tuareg ve Tibu kabileleri de etkin konumdadır. Libya’da ki kriz, iç savaş niteliğinde ve siyasi iktidar kavgasından kaynaklanan istikrarsızlıktır.
Türkiye-Libya arasındaki ilişkiler köklü bir geçmişe sahiptir. Türkiye Libya’nın siyasi bütünlüğü yanlısı bir şekilde hareket etmektedir. Libya, Türkiye için Doğu Akdeniz’de önemli stratejik ülkelerdendir. Libya ile karşılıklı MEB sınırlarının belirlenmesine yönelik yapılan anlaşma, Yunanistan ve GKRY tarafından endişe ile karşılanmıştır. Amiral Cem Gürdeniz’in değerlendirmesine göre Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde düzenlenen “Akdeniz Kalkanı Harekatı”nın Libya’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesi çok önemlidir. Bu sayede Türkiye Sevr Anlaşması’nı parçalamış ve Doğu Akdeniz’de önemli bir başarı elde etmiştir. Türkiye bölge ülkeler ile siyasi ve diplomatik ilişkileri dikkatle yönetmektedir.
AYŞE BETÜL ÖZÇELİK
Kaynakça
-Aksoy, Merve, Doğu Akdeniz Enerji Rekabeti, Araştırma 23 Ortadoğu, Eylül 2016 İNSAMER, 1-17
-Yaycı, Cihat, Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur, Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi(ASAM) Yayınları, İstanbul, 2019, 3. Baskı
–ÖZPOLAT, Miraç, DOĞU AKDENİZ’İN TARİHİ, STRATEJİK, ASKERİ VE EKONOMİK AÇIDAN ÖNEMİ, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu Yayın Organı/ Sayı 28
-Pamir, Necdet, DOĞU AKDENİZ, KIBRIS VE DOĞAL GAZ, 2018, (erişim 05.07.2021)
-Gözler, Muhittin Ziya, Boru Hatlarının Önemi, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü,22.02.2019
-Yılmaz, Tuğrul Oğuzhan, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye yönelik jeopolitik kuşatma ve Libya meselesi, 2020
-Spesifik Strateji Belgesi ”Yeni Doğu Akdeniz’in Bileşenleri ve Türkiye”, TASAM, 30.01.2019
-Katman, Filiz, Levant-Doğu Akdeniz ve enerji satrancı, ABMYO Dergisi. 29-30, (2013), 17-26
–Menteş, Talha, “Denizdeki Sevr’i parçaladık”, Yeni Şafak, 30.11.2019, https://www.yenisafak.com/dunya/denizdeki-sevri-parcaladik-3516238 (Erişim tarihi: 05.07.2021).