15 TEMMUZ’UN ULUSLARARASI YANSIMALARI
Türk siyasi tarihinde önemli bir gün olan ve sonrasında Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki bazı dengeleri değiştirecek 15 Temmuz 2016’dan bugüne tam 6 yıl geçti. ‘15 Temmuz’un Uluslararası Yansımaları’ başlığı altında bu yazıda 15 Temmuz ve sonrasında değişen ve dönüşen Türkiye-AB ilişkilerinden bahsedilecektir.
Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulduğu günden beri Türkiye birliğe üye olmak için girişimlerde bulunmuştur. Türkiye’nin üyelik başvurusu değerlendirilip adaylık statüsü tanınana kadar oldukça uzun bir zaman geçmiştir ve bu süreç boyunca Türkiye, AET/AB üyeliği için gerekli olan tüm koşulları sağlamak için yoğun çaba sarf etmiştir. Ancak ülke içindeki darbeler ve siyasi istikrarsızlıklar bu süreci olumsuz etkilemiştir. AB üyelik sürecini ve AB ile ilişkileri etkileyen olaylardan biri de 15 Temmuz darbe girişimidir. Emir komuta zinciri dışında gerçekleşen kalkışmada bir grup cuntacı asker yönetimi ele almak için girişimde bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokaklara dökülen halk darbeye karşı durmuş ve kararlı tavırlarıyla darbe girişimini engellemiştir. Bununla birlikte 251 kişi şehit olmuş ve birçok kişi de yaralanmıştır. 15 Temmuz 2016 gecesi başlayan darbe girişimi 16 Temmuz günü püskürtülmüştür.
Darbe girişimi sırasında Rus hükümeti Türkiye’deki meşru hükümetin yanında duruş sergilerken AB ve Batılı ülkeler darbe girişimi son buluncaya kadar sessiz kalmışlardır. “AB makamlarının ilk açıklaması 16 Temmuz günü gelmiştir. “AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden sorumlu Komiseri Johannes Hahn tarafından yapılan ortak açıklamada, darbe girişiminin kınanmasının ardından, Türkiye’ye hızlı bir şekilde anayasal düzene ve demokrasiye dönmesi gerektiği tavsiye edilmiştir. AB makamlarından gelen bu ilk açıklamada bile darbeden sorumlu olanlara karşı benimsenecek tedbirlerde ölçülü olunması gerektiği uyarısında bulunulmuştur.” (Kakışım ve Erdoğan, 2018)
Bu açıklamalardan da anladığımız üzere AB darbenin yaşandığı günden beri darbecilerle ilgili ne bir açıklama ne de bir yorum yapmıştır, sadece Türkiye’yi yapılacaklar konusunda uyarmakla yetinmiştir. Olağanüstü Hal ilan edilen Türkiye’de darbe ile ilgisi olan subaylar ve FETÖ yandaşları çeşitli kurum ve kuruluşlardan ihraç edilerek kamu ve özel tüm sektörler terör örgütü üyelerinden temizlenmeye çalışılmıştır. Bundan sonra da AB Türkiye’nin Olağanüstü Hal kapsamında aldığı kararları sürekli eleştirmiş ve Türkiye karşıtı bir duruş sergilemiştir. FETÖ ile ilişiği bulunan üst düzey kişilerin yurtdışında yaşamalarından ve örgüt lideri Fethullah Gülen’in ABD’de yaşamasından dolayı Türkiye yurtdışında da bu yapıları sonlandırmak ve üyeleri Türkiye’ye getirip sorgulayarak adaleti tecelli ettirmek istediyse de AB ve ABD kendisine sığınan örgüt üyelerini ve orada yaşayanları Türkiye’ye iade etmemiş ve sebep olarak da Türkiye’de hukuk kurallarının OHAL kararları ile uygulanmadığını ve çeşitli insan hakları ihlalleri yapıldığını belirtmişlerdir.
FETÖ ile mücadelede Türkiye’de konuşulan önemli konulardan biri de idam cezasının geri getirilmesi olmuştur. Darbeye karışan askerlere idam cezası verilmesi ülkede çoğunluk tarafından istense de uygulamada herhangi bir adım atılmamıştır ancak bu durum gergin olan AB ile ilişkileri iyice gerginleştirmiş ve AB’nin açıklamalarında Türkiye’ye idam cezasının geri gelmesi halinde AB ile olan müzakerelerin duracağı çıkışı yapılmıştır.
“AB içindeki konumundan dolayı Türkiye’nin Almanya ile arasındaki sorunlar ister istemez AB ile ilişkilerini de etkilemiştir. Alman İstihbarat Ajansı’nın (BND) başında yer alan Bruno Kahl Mart 2017’de ünlü Alman dergisi Der Spiegel’e yaptığı bir açıklamada, Türkiye’deki darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in olduğuna Türkiye hâlihazırda bizi ikna edemedi çıkışında bulunmuştur. Türk makamlarınca bu açıklama Almanya’nın Gülen’e destek olduğunun ve bu terörist örgüt mensuplarını korumakta olduğunun bir kanıtı olarak görülmüştür.” (Reuters, 2017c) Darbenin ardından geçen bir yılı aşkın süreye rağmen Almanya’nın ünlü dergisi Der Speigel’de yer alan haberlerde “bugün bile arkasında kimin yer aldığı belli olmayan darbe girişimi” ifadesi yer almaktadır (Der Spiegel Online, 2017).
Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkileyen önemli olaylardan biri de anayasal değişiklik içeren referandum öncesi Türk bakan ve Milletvekillerinin yurtdışında program yapmasının engellenmesidir. Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşanan bu sorunlara rağmen AB’nin olaylara karşı sessiz kalması Türk halkını çok rahatsız etmiş ve AB üyeliğine gerek olmadığı düşünülmeye başlanmıştır.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlayan Suriye’ye yönelik askeri operasyonlar da Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Suriye sınırında oluşan terörist tehditle mücadele kapsamında 2016 yılında Fırat Kalkanı Operasyonu’nu gerçekleştiren Türkiye, 2018 yılının başında Zeytin Dalı Operasyonu’nu başlatmıştır. “Söz konusu Operasyonlar karşısında AB ve üye devletlerin benimsediği eleştirel söylem Türkiye’yi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır. Avrupa Parlamentosu’na hitaben yaptığı konuşmada AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Zeytin Dalı Operasyonu’nu DEAŞ ile yürütülen mücadeleyi zayıflatması ve Afrin’de yaşayan sivillerin yaşamını tehdit etmesi nedeniyle endişe verici bir gelişme olarak tanımlamıştır.” (Avrupa Birliği Dış İlişkiler Hizmet Birimi, 2018). “Avrupa Parlamentosu da Afrin Operasyonu’nu insan hakları konusunda Türkiye’ye yönelik son dönemde sıklıkla dile getirdiği eleştirilerin merkezine oturtmuştur.” (Avrupa Parlamentosu, 2018). “AB kurumlarına ek olarak AB üyesi ülkeler de, özellikle Fransa, sıklıkla Afrin Operasyonu sırasında sivillerin hedef alındığı iddiaları temelinde Türkiye’yi eleştirmişlerdir.” (Reuters, 2018).
Sonuç olarak 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye AB ilişkileri olumsuz bir seyir almış ve bu süreçte Rusya, İran gibi ülkelerle ilişkiler artmıştır. Ayrıca önceden bir gereklilik olarak varsayılan AB üyeliği darbe girişimi sonrası yaşanan gelişmeler ve AB’nin tutumu neticesinde eskisi kadar gerekli görülmemeye başlanmıştır.
TUĞÇE AŞAN
KAYNAKÇA
DUMAN, M. Zeki, “15 Temmuz Askeri Darbe Girişiminin Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerine Etkisi”, Liberal Düşünce Dergisi, Van 2018, Sayı:90, ss:71-95
ERCAN, Murat, “15 Temmuz Sonrası Türkiye-AB İlişkileri”, Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler e-Dergisi, Kırgızistan, 2017, Sayı:63
KAKIŞIM ve ERDOĞAN, “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ve 15 Temmuz Girişiminin Ardından Yaşanan Gelişmeler”, 2018