Sahra’nın Muhafızları: Tevarikler

SAHRA’NIN MUHAFIZLARI: TEVARİKLER

 

Tevarikler, günümüzde Afrika Kıtası’nın batıda Moritanya’dan, doğuda Çad’a kadar olan, Cezayir, Libya, Nijer, Burkina Faso ve Mali’yi içine alan topraklarda yaşamaktadır. Kuzey-Güney Tevarikleri olarak ikiye ayrılmakta ve kendi içlerinde de farkı alt kolları bulunmaktadır. Bölgedeki diğer pastoralist topluluklar içinde kervan ticareti ile öne çıkan Tevarikler, pastoralist bir grup olmaları nedeniyle bölgedeki birçok sultanlık ile etkileşimde bulunmuştur. Kültürel olarak sürdürdükleri yaşam tipi, sömürge sonrası çizilen sınırlar ile kısıtlanmıştır. Yaşadıkları ülkelerde ötekileştirilmişler ve bağımsızlık hedefiyle isyan etmişlerdir. Hem sömürge öncesi farklı sultanlıklara olan bağlarıyla, hem de 1960 sonrasında Sahel’deki faaliyetleriyle tarihte önemli rol oynamışlardır.

İslamiyet’i kabul eden Tevarikler, kıtadaki hacı adaylarına muhafızlık yapmışlardır. Sahra boyunca hac kafilelerine eşlik etmişler, onlara hem mihmandarlık hem de hamilik yaparak İslam âlemi ve dünyadan haberler almaya başlamışladır.[1] Tevarik halkı göçebe yaşamları ve buradaki faaliyetleri nedeniyle  “Sahra’nın muhafızları” olarak da anılmaktadırlar. Göçebe yaşam biçimleri bölgedeki devletlerle ilişki kurmuşlarını kolaylaştırmıştır. Bu çerçevede Tevârik kabilelerinin kültürel dönüşümlerindeki en temel üç faktör dinî, siyasî ve iktisadî ve bu şekilde yüzyıllardır diğer toplumlarla etkileşimlerini sürdürmektedirler.[2]

Tevarikler gerek göçebe topluluklar olduklarından gerekse Sahra’nın kontrolünü güçleştiren coğrafi jeopolitik şartlardan dolayı herhangi bir devletin himayesini kabul etmemişlerdir. Buna karşın Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin Yavuz Sultan Selim’e dayanmasının yanı sıra Fransız işgali sürecinde de Osmanlı Devleti’ne tâbiiyetlerini arz etmişlerdir.[3] Dolayısıyla Afrika Kıtası’nda sömürgecilik faaliyetlerinin yoğunlaştığı 19. Yüzyılın Osmanlı-Tevarik ilişkileri oldukça önemlidir.

19. yüzyılın ikinci yarısında Afrika Kıtası, sömürgeci devletlerin hedefi haline gelmiştir. O dönemde Osmanlı Devleti Trablusgarp, Bingazi, Tunus, Cezayir ve Mısır üzerindeki hakimiyetini sürdürmektedir. Osmanlı Devleti’nin bölgedeki faaliyetleri sömürgeci devletlerden Fransa’nın öncelikle liman şehirlerini ve sonrasında Sahra’yı işgal etme teşebbüsü ile artırmıştır. Osmanlı-Tevarik ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası 10.000 hurma ağacının bulunduğu Canet bölgesinin Fransızlar tarafından ele geçirilme girişimi olmuştur.[4] Sahra’yı geçmek isteyen kafilelerin burada dinleniyor olmaları nedeniyle stratejik olarak önemli bir konum olan Canet bölgesi için Tevarikler, Osmanlı Devleti’ne başvurmuştur. Tevarikler ve Osmanlı arasındaki bağ bu şekilde kurulmuş, Osmanlı Devleti Canet’i önce nahiye, ardından Fizan’a bağlı bir kaza haline getirmiştir.[5] Fransa ilerleyen zamanlarda Cezayiri işgal etmiş ve 1834 yılında Fransız Kuzey Afrika Genel Valiliği’ni kurmuştur. Bu süreçte Fransa, kendi otoritesini kabul etmeyen ve “çapulcu” olarak nitelendirdiği kabileleri birbirlerine düşürme amacı gütmüştür.[6] Dolayısıyla Tevarikler de Fransa’nın bölücü politikasından payını almış ve parçalanılarak nüfuzları kırılmıştır. O dönemde Trablusgarp’ın güneyinde yayılmaya başlayan ve Müslümanların birleşmesini hedefleyen Senûsiyye tarikatı, Sahra bölgesinde Fransızlara karşı mücadeleye girmiştir.[7] Gat ve Ayir’deki Tevarikler de bu mücadelede Senûsiler’in müttefikliğini kabul etmiştir.[8] Tevarikler’in bu hamlesi ile Fransızların bölgeyi işgali gecikmiştir. 1918’e gelindiğinde ise Fransa bölgeye tamamen yerleşmiş ve Tevarikler’in hakimiyet alanı Cezayir, Nijerya ve Libya olacak şekilde üçe bölünmüştür.[9]

Post-kolonyal dönemde birçok göçebe topluluk, masa başında çizilen sınırların içine dahil edilmiştir. Dolayısıyla postoralist bir yaşam süren Tevarikler de belli devletlerin içerisinde kalmış ve bütünlükleri bozularak farklı devletler içinde azınlık durumuna düşmüşlerdir. Fransa, tüm Sahra’ya hükmetme ve burada bir Fransız himayesi kurmayı arzu etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kıtada artan bağımsızlık taleplerine karşılık Fransa da gayrı insani faaliyetlerle gücünü artırmaya çalışmıştır. Sömürge devletleri görünürde bölgeden çekilmeye başladığında ise yine bağımsızlığını kazanan Afrika ülkelerinin yönetiminden ellerini çekmemiştir. Bu noktada da Fransa, bölgeden çekilirken Tevarikleri merkezi yönetimden uzak tutmakla kalmamış, yerel halktan olan ancak kendi kurumlarında yetiştirdiği kişileri arkasında bıraktığı devletin üst kademelerine atamıştır.[10] Böylece sömürge devletleri Afrika ülkeleri ile bağını koparmamış ve uyguladığı politikalarla toplumsal değişimler yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Örneğin Nijer ve Mali gibi Tevariklerin bulunduğu bölgelerde de sömürge dilleri resmi dil sayılmış, sömürge devletlerinin para birimi kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca Fransa, siyahi yönetici sınıfı desteklediği için Tevarikler tamamen dışlanmıştır. Bulunduğu ülkelerde ötekileştirme politikası ile karşı karşıya kalan Tevarikler de kültürel olarak nispeten kapalı bir etnik grubun yenilik karşısında kendi adetlerine daha çok sarıldığı gibi kendi kültürlerine sarılmışlardır. Bunun sonucunda Tevarikler olabildiğince sosyal yapının dışında kalmıştır.

Mali’nin kuzeyinde yoğunlukta olan Tevarikler, Mali’nin ilk Cumhurbaşkanı Modibo Keita tarafından marjinalleştirilmeye devam edilmiştir. Baskıcı politikalara tepki veren Tevarikler’e karşı Keita, Kuzey Mali bölgesinde askeri operasyonlar düzenlemiştir. Keita yerine askeri darbe ile iktidara gelen Moussa Traoré da aynı baskıcı politikayı sürdürmüştür.

Bu dönemde şiddetli kuraklık ile de karşı karşıya gelen Tevarikler, gerek siyasi nedenler ve gerekse iklim şartları nedeni ile Libya, Moritanya ve Cezayir’e kitlesel göçler yaşanmıştır.  Libya’ya göç eden Tevarikler Kaddafi’nin emrine girmiş ve orduda görev almışlardır. Nijer’de ise Tevarikler nedeniyle mülteci problemleri görülmeye başlanmıştır. Bu topraklardaki Tevarikler’in Mali’ye iadesini Mali hükümeti reddetmiş ve çıkan protestolarda birçok Tevarik tutuklanmıştır. Traoré döneminde tutuklanan Nijeryalı Tevarikleri kurtarmak isteyen Tevarikler’e karşı ordu, kuzey bölgesine gönderilmiş ve bu olay sonucunda 200’den fazla Tevarik öldürülmüştür.[11] Bu olay sonrasında Tevarikler, Azavad Milli Kurtuluş Hareketi’ni (MPLA) kurmuşlar ve artık “bağımsız bir devlet” kurma hedefiyle hareket etmeye başlamışlardır.[12] Tevarikler’in bağımsızlık için direnmeleri üzerine Cezayir aracılığı ile bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Ateşkes sonrası yerine getirilmeyen vaatler nedeniyle isyanlar devam etmiş ve Mali iktidarı değiştiğinde de bir farklılık olmamıştır. Zaman zaman görülen Tevarik isyanları 2012’de kuraklığın da ortaya çıkışıyla tekrar patlak vermiştir. Cezayir, öncekilerde olduğu gibi burada da Tevarikler ve Mali hükümeti arasında arabuluculuk yapmış ve bir barış anlaşması imzalanmıştır.

Sonuç olarak göçebe bir topluluk olan Tevarikler, sömürge döneminde çizilen sınırlar neticesinde belli ülkeler içinde azınlık haline gelmişlerdir. Fransız eğitim sistemi ile yetişmiş ve sonrasında sömürge mirasını devralmış yöneticiler nedeni ile sömürge döneminde Fransa’nın bölücü politikası devam etmiştir. Sosyal ve siyasi haklardan mahrum edilmeleri ve sonrasında iklim krizinden etkilenmeleriyle isyan etmişler, Mali ve Nijer’de öne çıkmak üzere bulundukları devletler içinde bağımsızlık için faaliyete geçmişlerdir. Bu süreçte iki taraftan da kayıplar olmuş, isyan daha da körüklenmiştir. Her ne kadar Cezayir’in arabuluculuğu ile barış anlaşması imzalanmış olsa da Tevarikler toplumdan dışlandığı sürece isyanın yeniden baş gösterme ihtimali bulunmaktadır. Yaşananlardan görüldüğü gibi askeri çözümler bölgede istikrarı sağlamak için yeterli olmamaktadır. Bölgedeki siyasi krizlerin çözüme kavuşması için Tevarikler dahil tüm bölge halklarının kültürel faaliyetlerinin, ihtiyaçlarının ve insani haklarının gözetildiği bir düzenin sağlanması gerekmektedir.

 

Serra OMAY

 

KAYNAKÇA

[1] Muhammed Tandoğan, Büyük Sahra’da Son Osmanlı Tebaası Tevarikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2018, 109

[2] Muhammed Tandoğan, “Afrika’daki son Osmanlı tebaası: Tevarikler”, Mücerret, 19 Haziran 2020, Erişim 08 Mart 2022, http://www.mucerret.com/roportaj/afrikadaki-son-osmanli-tebaasi-tevarikler/

[3] Muhammed Tandoğan, Büyük Sahra’da Son Osmanlı Tebaası Tevarikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2018, 151

[4] Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. “TEVÂRİK”. https://islamansiklopedisi.org.tr/tevarik  (09.03.2022)

[5] Aynı eser.

[6] Muhammed Tandoğan, Büyük Sahra’da Son Osmanlı Tebaası Tevarikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2018, 217

[7] Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. “TEVÂRİK”. https://islamansiklopedisi.org.tr/tevarik  (09.03.2022).

[8] Ömer Subhi, (aktaran Tandoğan, 2018), Trablusgarp, Bingazi, Sahrâ-yi Kebir, s.78

[9] Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. “SENÛSÎ, Ahmed Şerîf” maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/senusi-ahmed-serif (12.03.2022).

[10] Muhammed Tandoğan, Büyük Sahra’da Son Osmanlı Tebaası Tevarikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2018, 382

[11] Daniel Ozoukou, “The road to peace in Mali: political roadblocks and other obstacles”, Peace Insight, 2014, https://www.peaceinsight.org/en/articles/road-peace-mali-political-roadblocks-obstacles/?location=mali&theme=development (Erişim: 13.03.2022).

[12] Muhammed Tandoğan, Büyük Sahra’da Son Osmanlı Tebaası Tevarikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2018, 391.

At vero eos et accusamus et iusto odio digni goikussimos ducimus qui to bonfo blanditiis praese. Ntium voluum deleniti atque.

Melbourne, Australia
(Sat - Thursday)
(10am - 05 pm)