Günümüz Kosova devleti sınırları içerisinde kalan coğrafya, uzun yıllar boyunca Balkanlar’da hâkim aktörlerin siyasi, kültürel ve askeri çatışma alanlarının başında gelmektedir. Kosova coğrafyası tarih boyunca Sırplar ve Arnavutlar arasında hakimiyet kurma iddialarının sürdüğü bir bölge olmuştur/olmaktadır.
15. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki ilerleyişini etkilen en önemli savaşlar da Kosova hattı üzerinde olmuştur. Osmanlı Devleti’nin -19. yüzyılda Balkanlar’daki milliyetçilik hareketlerinin bir tezahürü olarak- 1912-1913 Balkan Savaşları sonrası Balkan coğrafyasından çekilmesi ile bu coğrafya, siyasi, kültürel ve insani krizlerin, kültürler ve dinler arası çatışmaların yaşandığı bir bölge olmuştur. Bu çatışmaların başında da Sırplar ve Arnavutlar arasında yaşanan Kosova Sorunu gelmektedir.
Osmanlı Devleti’nin bölgedeki hakimiyetini kaybetmeye başladığı 19. yüzyılın sonlarına doğru 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın (93 Harbi) Rusların lehine sonuçlanmasından güç alan Sırplar, Kosova toprakları üzerinde hakimiyet kurma iddiasında bulundular. Sırpların bu iddialarının bir neticesi olarak, Osmanlı Devleti’nin Balkan Savaşları sonrası bölgeden tamamen çekilmesinin ardından Kosova, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı (1929’dan itibaren Yugoslavya Krallığı) sınırları içerisinde yer almıştır. II. Dünya Savaşı’nın ardından Yugoslavya Krallığı’nın yıkılıp, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Kosova, Sırbistan federe devletinin içerisinde özerk bölge statüsünde yer aldı.
20. yüzyılın son on yılına girerken, SSCB’nin dönüşüm geçirmesi ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle diğer sosyalist-komünist rejimlerde de dönüşümler, dağılmalar ve sistem değişiklikleri görüldü. Bu süreçte Yugoslavya dahilindeki 6 federe devletten 4’ü aşamalı olarak federal devletten bağımsızlıklarını kazanmaya başladı. Ancak Yugoslavya’nın dağılma süreci, Sovyetler Birliği’ne nazaran daha sancılı ve çok daha fazla insani krizin yaşandığı bir süreç oldu. Bu krizlerin en başında Bosna Hersek’in bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Sırpların ve Hırvatların Müslüman Boşnaklara yönelik gerçekleştirdiği insanlık suçları gelmektedir. Sırpların, eski Yugoslavya halklarından zulmettiği bir diğer Müslüman topluluk da Kosovalılar oldu. Bosna Hersek’teki Boşnak direnişi devam ederken, Sırplar, güney hatta yer alan Kosovalı Arnavutlara da zulmetmekteydi. Yugoslavya ordusunun bakiyesini devralan Sırp ordusu, 1995’te Kosova topraklarına girerek, burada etnik temizlik ve işkence gibi insanlık dışı müdahalelerde bulundular. Sırpların Arnavutlara yönelik etnik temizlik faaliyetleri karşısında Kosova Kurtuluş Ordusu ile Yugoslavya federal ordusu arasındaki mücadele 1998 yılında şiddetli bir çatışmaya dönüştü. Bu kanlı süreç, 24 Mart 1999 – 10 Haziran 1999 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri öncülüğündeki NATO güçlerinin Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ı bombalaması ile sona erdi.1 Bu sürecin sonunda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararıyla, Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) kuruldu. Kosova’daki bu siyasi belirsizlik, Kosova’nın 17 Şubat 2008’de Sırbistan’dan bağımsızlığını kazanmasıyla yeni bir sürece evrildi.
Kosova-Sırbistan Hattında Mütekabiliyet İlkesi Çıkmazı
Kosova’nın Sırbistan’dan bağımsızlığını kazanmasının ardından yaşanan birçok siyasi krizden sonuncusu, 31 Temmuz 2022’de yaşandı. Kosova Hükümeti’nin 1 Ağustos 2022’den itibaren, Sırp vatandaşlarına Kosova’ya girer girmez Sırbistan Hükümeti tarafından verilmiş kimlik belgesi yerine geçici giriş-çıkış belgesi vereceğini açıklaması, bu sınır hattında kısa süreli bir krizin kaynağı olmuştu. Bu karar, Kosova Hükümeti tarafından verilen kimlik belgelerini tanımayan Sırbistan Hükümeti’ne karşı mütekabiliyet ilkesi olarak, Kosova sınırlarında Sırp devletinin verdiği belgelerin geçersiz sayılmasını öngörmekteydi.2 Kosova Hükümeti’nin bu kararını kabul etmeyen Kosovalı Sırplar, ülkenin Sırbistan’a yakın olan kuzey bölgesindeki Mitroviça’da güvenlik alarmlarını çalıştırmaya ve barikatlar kurmaya başladılar. Kosovalı Sırpların, Kosova yönetimine direnişe geçtiği saatlerde, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in “Kosova’daki Sırpların bir daha zulüm görmelerine tahammül edilmeyeceği” yönündeki açıklaması,3 Kosova’nın kuzeyindeki krizin büyümesine sebep oldu. Vucic’in bu açıklaması, uluslararası aktörlerin de dikkatlerini Kosova-Sırbistan sınırına çevirmesine sebep oldu. 1999’da NATO’nun Belgrad’ı bombalamasından itibaren bölgede görev yapan NATO Kosova Gücü (KFOR) yaptığı açıklamada, “Kosova’nın kuzeyindeki istikrar tehlikeye atılırsa Kosova Gücü’nün (KFOR) müdahale etmeye hazır olduğunu”4 belirtti. Diğer yandan aynı saatlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından “Priştine’nin arkasındaki ABD ve Avrupa’yı provokasyonları durdurmaya ve Kosova’daki Sırpların haklarına saygı duymaya çağırıyoruz” açıklaması, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devam ettiği bir dönemde, Rusya ile Atlantik dünyası arasındaki güç çekişmesinin, Doğu Avrupa’dan Balkanlar’a doğru sıçrayabileceği tedirginliğinin yaşanmasına yol açtı. Rusya-Ukrayna krizinde de görüldüğü gibi hem Rusya hem de Ukrayna tarafı ile görüşebilen ve küresel tahıl krizi gibi sorunlara çözüm üretme hususunda inisiyatif alabilen Türkiye, Kosova-Sırbistan krizinde de etkin rol oynamayı hedefledi. Bu doğrultuda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, krizin yaşandığı gece hem Sırbistan Dışişleri Bakanı Nikola Selakoviç’i hem de Kosova Dışişleri Bakanı Donika Gervalla Schwarz’ı arayarak, Türkiye’nin Balkanlar’da barışın inşasında, güven ve istikrarın korunmasında daima iş birliğine hazır olduğunu belirtti.5 Ancak Çavuşoğlu’nun bu barışçıl açıklamaları, KFOR komutanıyla görüşen Sırp lider Aleksandar Vucic’in açıklamalarıyla sarsıldı. Vucic’in “Teslim olmayacağımızı ve Sırbistan’ın kazanacağını bir kez daha tekrarlamak istiyorum” demeci6, bölgedeki krizin çözümünde, Sırp tarafının süreci çıkmaza sürüklediğini gün yüzüne çıkardı.
Kosova-Sırbistan sınır hattında, Kosova’nın mütekabiliyet ilkesi gereği, yürüttüğü politika neticesinde ortaya çıkan bu krize ABD’nin Priştine Büyükelçisi Jeff Hovenier’in gece saatlerinde Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani ve Başbakan Albin Kurti ile görüşerek müdahil oldu. Bu görüşme sonrasında Kosova hükümeti, Sırbistan’a karşı uygulamayı amaçladığı kimlik belgesi mütekabiliyet kararını 30 gün süreyle, 1 Eylül tarihine ertelemek durumunda kaldı. Ancak bu süreçte de Kosova Başbakanı Albin Kurti, Kosovalı Sırplara, Sırbistan araç plakalarını Kosova araç plakaları ile değiştirme çağrısında bulunarak,7 mütekabiliyet ilkesini uygulama hususundaki kararlılığını korumaya devam etmekteydi.
31 Temmuz – 1 Ağustos gecesi, Kosova-Sırbistan arasında yaşanan bu siyasi kriz ertelenmiş olsa da yankıları, bölgesel ve küresel siyasetin gündeminde yer almaya devam etti. Kosovalı Arnavutlar’a yönelik desteğini her fırsatta dile getiren Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Aleksandar Vucic’e ithafen, “Sırbistan Cumhurbaşkanı’nı Kosova’nın kuzeyindeki belirli grupları beslememeye davet ediyorum” sözlerini sarf ederek, bir kez daha Kosova’ya desteğini ortaya koydu. İç siyasette iktidarını pekiştirmek adına sık sık Büyük Arnavutluk iddialarında bulunan Rama, bu krizde de Kosovalı Arnavutlar’dan taraf olduğunu açıkça belirtmiştir. Türkiye, Rusya ve Arnavutluk gibi Kosova ve Sırbistan ile tarihi ve kültürel bağları bulunan ülkelerin yanı sıra Balkanlar’ı güneydoğu sınır güvenliği için önemli bir nokta olarak gören Avrupa Birliği ülkeleri de bu krize müdahil olmuş ve inisiyatif almışlardır. Bu doğrultuda, Birlik ülkelerini temsilen Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrel, Kosova’nın kuzeyindeki gelişmelerin çözümü için taraf devletleri Brüksel’de görüşmeye davet etti.8 Diğer yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Kosova Başbakanı Albin Kurti ile Kosova’nın kuzeyindeki gelişmeleri görüştü. Kosova’nın ve tüm Arnavutların ABD’yi ve NATO’yu önemli bir partner olarak görmelerini ve Sırbistan’ın Avrupa Birliği’ne girmeyi hedeflemesi göz önünde bulundurulduğunda, bu organizasyonların Kosova-Sırbistan krizine bu denli önem vermesi ve müdahil olması oldukça önemlidir. Zira Kosova’nın da Avrupa Birliği’ne içerisinde yer alma çabası hem Kosova’nın hem de Sırbistan’ın dış politika karakterinin şekillenmesinde etkileyici bir rol oynamaktadır.
Kosova Başbakanı Albin Kurti ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic arasında 18 Ağustos günü Brüksel’de gerçekleşen görüşmenin hemen öncesinde iki lider de bölgede yaşanan krizin müsebbibi olarak birbirini görüyor ve birbirlerini saldırganlıkla suçluyorlardı. Nitekim liderlerin bu tutumunun bariz sonucu olarak, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrel’in iki liderle ayrı ayrı ve birlikte gerçekleştirdikleri görüşmelerden bir sonuç çıkmadı. Vucic, Brüksel’deki görüşmeden sonra da Kosova’nın bağımsızlıklarını tanımadıklarını ve Kosova topraklarının Sırp toprağı olduğuna dair iddiasını devam ettirdi. Kosovalı liderlerin de kendi milli menfaatleri doğrultusundaki iddialarını sürdürmesi, Kosova-Sırbistan hattındaki krizin daha da devam edeceğinin bir göstergesi oldu.
Son olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6-8 Eylül 2022 tarihlerinde çıktığı Balkan turu sırasında, Kosova-Sırbistan diyaloğunda arabuluculuk sürecine Türkiye’nin de dahil olabileceğine yönelik açıklamaları, Kosova Başbakanı Albin Kurti tarafından ilginç bir tepkiyle karşılandı. Kurti, Türkiye’nin Kosova için dost ve müttefik ülke olduğunu belirtmesine rağmen, diyalog sürecinin Avrupa Birliği’nin başkentinde, ABD desteğiyle sürdüğünü belirtmesi9, Kosova yönetiminin Atlantik dünyası merkezli bir dış politika karakterine büründüğünün ya da bu karakteri edinmeye çalıştığının bir göstergesi olmuştur.
Kosova, tarih boyunca olduğu gibi bugün de hem Sırpların hem de Arnavutların hâkim olmayı hedefledikleri bir coğrafya olmayı sürdürmektedir. Kosova hükümetinin uygulamaya çalıştığı mütekabiliyet kararının Sırbistan ile Kosova arasında krizleri derinleştireceği açıkça görülmektedir. Arnavutluk, Türkiye ve Rusya gibi Kosova ve Sırbistan ile tarihi ve kültürel ilişkilerini bugün de sürdüren ülkelerin yanı sıra, Avrupa Birliği ve ABD gibi Balkanlar’daki gelişmelere, özellikle 19. yüzyıldan itibaren, odaklanan batılı devletler de Kosova-Sırbistan arasındaki sorunların çözümü için adım atmaktadır. Ancak burada önemli olan hangi uluslararası aktörün hangi amaçla adım attığıdır.
Ramazan Gürler
Kaynakça
- Özdağ Abdullah & Önal Tekin, Kosova Sorunu ve Kosova’nın Bağımsızlık Süreci, 2017, syf. 565.
- “Kosova-Sırbistan hattında son 24 saatte neler oldu?”. Son güncelleme 1 Ağustos 2022. https://www.balkannews.com.tr/kosova/kosova-sirbistan-hattinda-son-24-saatte-neler-oldu-h3917.html
- “Vucic: “Kosova’daki Sırpların bir daha zulüm görmelerine tahammül edilmeyecek””. Son güncelleme 31 Temmuz 2022. https://www.balkannews.com.tr/balkanlar/vucic-kosovadaki-sirplarin-bir-daha-zulum-gormelerine-tahammul-h3909.html
- Anadolu Ajansı. “NATO’nun Kosova Gücü, Kosova’da istikrarın tehlikeye girmesi durumunda müdahaleye hazır olduğunu açıkladı”. Son güncelleme 1 Ağustos 2022. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/natonun-kosova-gucu-kosovada-istikrarin-tehlikeye-girmesi-durumunda-mudahaleye-hazir-oldugunu-acikladi/2650203
- Time Balkan. “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Sırp ve Kosovalı mevkidaşlarıyla telefonda görüştü”. Son güncelleme 31 Temmuz 2022. https://timebalkan.com/disisleri-bakani-cavusoglu-sirp-ve-kosovali-mevkidaslariyla-telefonda-gorustu/
- com. “Kosova-Sırbistan gerginliği”. Son güncelleme 1 Ağustos 2022. https://www.gzt.com/mecra/kosova-sirbistan-gerginligi-3673788
- Time Balkan. “Kurti Kosovalı Sırplara seslendi”. Son güncelleme 10 Ağustos 2022. https://timebalkan.com/kurti-kosovali-sirplara-seslendi%EF%BF%BC/
- Time Balkan, “AB, Kosova’daki gelişmelerden endişeli”, Son güncelleme 1 Ağustos 2022. https://timebalkan.com/ab-kosovadaki-gelismelerden-endiseli/
- Kosovaport, “Kurti:Türkiye Bir Dost ve Müteffiktir, Ancak Diyalog Brüksel’de Yapılıyor” Son güncelleme 8 Eylül 2022. https://www.kosovaport.com/kurtiturkiye-bir-dost-ve-muteffiktir-ancak-diyalog-brukselde-yapiliyor/amp/