Sudan’da yaşanan çatışmaların kökenleri aslında Ömer el Beşir yönetimin devrilmesine dayanmaktadır. Beşir iktidarının halk protestoları ile devrilmesiyle birlikte kurulan geçici hükümet askeri ve sivil kanatlardan oluşmuştur. Hamduk yönetimindeki sivil kanadın kendi içerisindeki tartışmaları ve askeri kanatın baskıları neticesinde sivil kanat yönetimden tasfiye edilmiş, askerlerin iktidara hakim olması sağlanmıştır. Sivillerin tasfiyesinin ardından askeri kanadın iki önemli temsilcisi olan General El Burhan ile Dagalo arasında iktidar kavgası başlamıştır.
Askeri kanat içerisinde yaşanan iktidar kavgasının asıl sebebi ise Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ordu bünyesine alınması ve ordu içerisinde özerk yapılanmanın kaldırılmaya çalışılmasıdır. HDK yöneticisi Dagolo’nun ülke yönetiminde ipleri eline almak istemesi aynı zamanda HDK’ların kapasitesini yükseltmeye çalışması, HDK’nın Sudan derin devleti tarafından tehdit olarak görülmesini sağlamıştır ve Dagolo’nun sivil yönetime hazırlanma çalışmaları da bu kanıyı destekler niteliktedir. Dagolo’nun dış ilişkileri ve özellikle Körfez ülkeleri ile olan ilişkileri de dikkat çekmektedir. Nitekim HDK kuvvetlerinin yapısına bakıldığında ordu içerisindeki özerk oluşumu ve El Burhan ile çeliştiği noktalar daha iyi anlaşılabilecektir.
Hızlı Destek Kuvvetleri, Darfur bölgesinde yaşanan isyanlara karşı kullanılmak için Ömer El Beşir tarafından kurulmuştur. Cancavid milislerinden oluşan bu birlik ordu içerisinde özerk bir yapı elde etmeyi başarmış ve ülke yönetiminde etkili olmaya başlamıştır. HDK’lar sadece güvenlik misyonu ile sınırlı kalmamış ve Darfur altın madenlerinden ciddi bir ekonomik kazanç elde etmiştir. Paralı askerler sayesinde belirli bir ekonomik kazanç elde ettiği de bilinmektedir (Cancavid milislerinin Libya’da Hafter safında savaşmışlardır). HDK’ların Körfez ülkeleri ile ilişkileri olduğu da iddialar içerisindedir. Hızlı Destek Kuvvetlerinin hiyerarşisinde ise Dagolo ailesinin mutlak iktidarı vardır.
Yaşanan çatışmaları iki generalin basit bir iktidar kavgası olarak görmek realiteye uygun düşmemektedir. Nitekim General Burhan’ı destekleyenler ülke kapitalinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır ve tersi olarak Dagolo destekçilerini ise kendi ekonomik imkânları olan altın ticareti ve paralı askerlerden gelir sağlayan kesim oluşturmaktadır. Dagolo’nun yaptığı açıklama da ciddi bir önem arz etmektedir. Nitekim Dagolo ‘radikal İslamcılar’ ile savaştığını söylemiştir. Bu açıklama ise tarafların uluslararası meşruiyet arayışı içerisinde olduklarını göstermektedir. Nitekim General Burhan’ın muhafazakar kimliği bilinmektedir ve HDK yöneticilerinin bu kimlik üzerinden bir meşruiyet çabası içerisine girmesi, çatışmaların evrilebileceği noktayı göstermesi açısından önemlidir.
Çatışma taraflarının kapasitelerine bakıldığında ise hızlı mobilize olabilen HDK’ların meskun mahal harbinde ve çete savaşlarında kapasitesi yüksektir. Orduya bakıldığında ise hava kuvvetlerini elinde bulundurması ve ağır silahlara sahip olması nedeniyle çatışmalarda üstün taraftır. Lakin modern dönemde değişen savaş konseptinde bilindiği gibi konvansiyonel üstünlükler kesin zafer getirmekte yeterli olamamaktadır ve bu nedenle Sudan’da yaşanan çatışmaların da HDK’nın yoğun destek aldığı Darfur bölgesine kayması ve burada çete savaşları veya meskun mahal harbi şeklinde süreceği yüksek ihtimaldir. Çatışmaların gidişatını etkileyecek en önemli faktör ise uluslararası müdahaledir. Uluslararası güçlerin çatışmalara müdahil olması durumunda taraflar arasında uzlaşıya yönelik baskı yapılabilir veya bir başka ihtimal olarak çatışmaların vekalet savaşına dönüşmesini tetikleyebilir. Çatışmaların vekalet savaşına dönüşmesi ise Libya örneğini yeniden görmemize yol açabilir. Çatışmalarda tarafların daha net belirmesi içinse tahliye operasyonlarının netleşmesini beklemek daha doğru bir karar olacaktır.
Uluslararası tartışmalara bakıldığında Wagner ile HDK’ların ilişkisi büyük önem arz etmektedir. Nitekim çatışmalar başlamadan önce HDK’ların hava gücünü inşa etmek için Rusya’dan helikopter talep edilmiştir ve HDK‘ların Cancavid milisleri üzerinden Wagner ile ilişkileri olduğu iddia edilmiştir. Çatışmaların ilk zamanlarında ABD tarafından Rusya’nın çatışmalara müdahil olduğuna dair iddialar da ortaya atılmış lakin Rusya tarafından iddialar reddedilmiştir. Bölge ülkeleri içerisinde öne çıkan ülke ise Mısır’dır. Mısır’ın özellikle Nil’in paylaşımı noktasında Sudan ile gergin ilişkileri bulunmaktadır ve Sisi, Sudan’da yönetimin kendisi ile anlaşabileceği bir hükümet olmasını beklemektedir.
Sudan’da yaşanan çatışmalar ülkenin kötü gidişatını olumsuz etkileyecektir. Nitekim ağır ekonomik buhranın yaşandığı ülkede çatışmalar ekonomiyi bozacak ve demokratik geçiş sürecini de olumsuz etkileyecektir. Çatışmalarda taraflar arasında kapsayıcı bir uzlaşı sağlanması çözüm için gereklidir ve sivil yönetimin etkinliğinin artırılması için ise sivil tarafın kendi içerisindeki sorunları çözmesi gerekmektedir. Demokratik geçiş sağlanmadığı takdirde ülke ciddi bir kaosun içerisine sürüklenebilir. Nitekim Libya’da benzer bir iktidar kavgası yaşanmış ve vekalet savaşının içerisine sürüklenmiştir. Bir başka ihtimal olarak çatışmalar Darfur bölgesinde yoğunlaşıp Etiyopya’daki Tigray krizi gibi vekalet savaşına dönüşmeyebilir ancak Sudan’ın sahip olduğu jeopolitik önem ve Sahel bölgesindeki stratejik konumu nedeniyle büyük güçlerin ve bölgesel güçlerin müdahalesi tetiklenebilir.
Yazan: Mehmet Akif Uçar
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Divan Araştırma ve Eğitim Derneği’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.