Hafalık Filistin Bülteni

22-28 Nisan

 

Uluslararası Açıklamalar / Tepkiler

Şili’de yaşayan Filistinliler tarafından kurulan Club Deportivo Palestino futbol takımı oyuncuları sahaya “Gazze’de soykırımı durdurun” pankartıyla çıktı.Taraftarlarının yoğun desteği altında sahaya çıkan futbolcular, “Gazze’de soykırımı durdurun” yazılı pankart açtı. Club Deportivo Palestino’nun sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Bayrağımıza gösterilen saygı ve hürmet için taraftarlarımıza ve aynı şekilde konuk ekibin taraftarlarına da teşekkür ederiz.” ifadesi kullanıldı. İsrail’in Gazze’de yaptığı saldırılara çeşitli şekillerde tepki gösteren Palestino futbol takımı, ülkenin önemli kulüpleri arasında gösteriliyor. 1900’lü yıllarda Şili’ye göç eden 500 bine yakın Filistinlinin başkent Santiago’da 1920’de kurduğu Club Deportivo Palestino, Şili futbolunda köklü bir yere sahip. Pek çoğu Osmanlı Devleti vatandaşı olan göçmenler, bu sebepten yeni ülkelerinde “Los Turcos” olarak anılıyor.

 

İngiltere’nin başkenti Londra’da, Gazze’de öldürülen sağlık çalışanları için  anma töreni düzenlendi. Törene katılan İngiliz sağlık çalışanları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında birçok meslektaşlarının hayatlarını  kaybettiğini belirterek tüm dünyadaki sağlıkçılardan Gazze’de kalıcı acil ateşkes çağrılarına destek vermelerini talep ettiler.

 

Berlin’de nisan ortasında düzenlenen Filistin Kongresi polis müdahalesiyle sona erdirilerek yasaklandı. Kongre’nin yasaklanması Berlin’de protesto edildi. Filistin’e destek eylemlerini sert müdahalelerle bastıran Almanya hükümeti, Berlin’de oluşturulan Gazze’ye Destek Kampı’nı da boşaltma kararı aldı. Polis ekipleri göstericilere müdahale ederken bazı göstericiler gözaltına alındı. Şiddet uygulayan polisin hastanelik ettiği aktivist Yasemin Acar, “Burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar.” dedi.

 

BM Sağlık Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonucunda Gazze’de yaşananlara ilişkin “Bu süreçte açlığın nasıl bir savaş silahı olarak kullanıldığını gördük. Sağlık çalışanlarımızın öldürüldüğünü, uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk gereği İsrail hükümeti tarafından korunmadıklarını da gördük. Bu, yaşanan kronik şiddet olaylarından sadece bir tanesi. Bu düzeyde bir yıkımı hiç görmedik.” dedi.  Gazze’de yaşananların kesinlikle bir soykırım olduğunu söyleyen Mofokeng, derhal ateşkes sağlanması gerektiğini vurguladı.

 

ABD Temsilciler Meclisi’nin onaylayarak senatoya gönderdiği dış yardım paketi Senato’da da kabul edildikten sonra Başkan Joe Biden tarafından imzalandı. İçinde dört ayrı tasarıyı barındıran ve Senato’da birleştirilerek tek bir paket haline getirilen tasarı, 61 milyar dolar Ukrayna’ya askeri destek, 9 milyar doları Gazze dahil savaş bölgelerine insani yardım olacak şekilde 26 milyar dolar İsrail’e askeri destek, 8,1 milyar dolar da Hint-Pasifik bölgesine (Tayvan) destek amacıyla tahsisi içeriyor. Biden, İsrail’e yeni yardım paketini “Tel Aviv’in kendini Tahran’a karşı koruması” şeklinde gerekçelendirerek, “10 gün önce İran, 100’den fazla dron ve füze ile İsrail’e bir saldırı düzenledi. İran’ın, Hizbullah’ın, Hamas’ın ve diğer bağlantılı unsurların İsrail’e saldırıları oldu. Benim, İsrail’in güvenliğine olan taahhüdüm sarsılmaz.” dedi.

 

Çanakkale’de Anzak Günü törenlerine katılan Yeni Zelanda Başbakan ve Dışişleri Bakanı Peters, açıklamalarda bulunurken Filistin’de yaşanılan felaket hakkında kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. Peters, her türlü saldırıyı kınadıklarını vurgulayarak, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim 2023’teki kapsamlı saldırısını “terörizm” olarak gördüğünü söyledi. Gazze’de yaşananları “felaket” olarak nitelendirdiğini ve bu felakete karşı olduklarını vurgulayan Peters, “Kalıcı barış, mümkün olan en hızlı şekilde iki devletli çözüm istiyoruz. Gazze’de şimdi barış istiyoruz. Bu felakete bakmayı, beklemeyi ve hiçbir şey yapmamayı göze alamayız.” ifadelerinde bulundu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki görüşmelerinin ardından  düzenledikleri ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistinde yaşanan zulme dikkat çekti. Yaşananların son bulması çağrısını yenilerken “Netanyahu, sırf siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşları dahil tüm bölgemizin güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail yönetiminin, Gazze’de işledikleri insanlık suçlarını ve katliamlarını gündemden düşürme çabalarına prim verilmemesi gerekiyor.” ifadelerinin kullandı.

 

Kanada’da Ontario Eyalet Meclisi Başkanı Ted Arnott, kefiye takan milletvekili Sarah Jama’dan parlamentoyu terk etmesini istedi Jama’nın meclisten çıkmayı reddetmesinin üzerine oy kullanmasına ve komisyon çalışmalarına katılmasına  izin verilmedi. Kanada Müslümanları Ulusal Konseyi tarafından yapılan açıklamada, “Bu, Filistin karşıtı ırkçılık. Kefiye, Filistin’in kültürel kimliğinin bir sembolüdür.” ifadelerini kullanarak Arnott’un eylemi kınandı. Ayrıca açıklamada 18 Nisan’da siyasi mesaj içerdiği gerekçesiyle uygulanmaya başlanan kefiye yasağının kaldırılması gerektiği vurgulandı.

 

Eski ABD’li asker ve diplomat Ann Wright, 12 ülkeden çok sayıda sivil toplum kuruluşunun teşebbüsüyle oluşturulan ve gelecek günlerde Akdeniz’e açılması beklenen Uluslararası Özgürlük Filosu için İstanbul’a geldi. Wright, Irak Savaşı’na karşı çıktığı için 2003 yılında görevinden istifa ettiğini söyledi. Wright, Uluslararası Özgürlük Filosu’nun “İsrail’in Gazze’ye yasa dışı deniz ablukasını kırmak ve İsrail ile ABD’nin Gazze halkına uyguladığı soykırım nedeniyle açlık çeken Gazze halkına yiyecek götürmek” olduğunu belirtti.

 

  1. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı

Açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı 5. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansına; Asya, Avrupa, Latin Amerika ve Afrika’dan olmak üzere 75 ülkeden 600’e yakın parlamenter katılım gösteriyor.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Mescid-i Aksa bizim sadece ilk kıblemiz değildir. Aynı zamanda Hazreti Nebi’nin ve ondan önce gelen peygamberlerin de bize emanetidir. Kudüs-ü Şerif’in her köşesinde bu kutlu beldeye 400 yıl boyunca büyük sevda ile hizmet etmiş kahraman ecdadımın izi, eseri ve mührü vardır. Kimse bu izleri silemez, hiçbir güç kalbimizden Kudüs sevgisini sökemez.” diyerek Filistin’in önemine değindi. Gazze’de yaşanan zulmün vahşiliğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin, son 203 gündür 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitler’i ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu kendisinden önceki caniler gibi adını ‘Gazze Kasabı’ olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır.”

 

Güney Afrika Ulusal Meclisi Milletvekili Nkosi Zwelivelile Mandela, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’nun 5. Konferansına katılmak ve Uluslararası Özgürlük Filosu’nun İstanbul’daki hazırlıklarına destek vermek için geldiği İstanbul’da açıklamalarda bulundu. Mandela, 76 yıldır cezasız kalan İsrail’in ilk kez Güney Afrika tarafından UAD ve UCM’ye götürüldüğünü ve uluslararası mahkemelerde açılan davanın amacına ulaştığını kaydederek “Ancak çok iyi biliyoruz ki bu dava uzun yıllar sürebilir ve İsrail ya da gaspçı varlık cezasız kalmadan hareket etmeye devam edebilir. İnsani yardım çalışanlarına nasıl saldırdıklarını ve bazılarını vahşice öldürdüklerini gördük. Bu nedenle bizim için Filistin mücadelesini ilerlemeyi sağlayacak daha birçok eylemin devam etmesi gerekiyor. Dolayısıyla hükümet düzeyinde neler yapabileceğimize dair daha geniş yollara bakıyoruz, UAD ve UCM’nin tek yol olmadığına inanıyoruz.” diye konuştu. Konuşmasında “Uluslararası Özgürlük Filosu” girişiminin önemini de vurguladı. “Özgürlük Filosu”nun, aslında Uluslararası Adalet Divanının insani yardımın Gazze’ye serbestçe girmesine ve Filistinlilere ulaşmasına izin verilmesi gerektiğini belirten kararının uygulanması yönünde bir hareket olduğunu aktardı.

 

UNRWA

Belçika Kalkınma İşbirliği Bakanı Caroline Gennez, İsrail’in UNRWA’ya yönelik iddiaları hakkında paylaşım yaptı. Söz konusu iddiaların “delilsiz ve ağır suçlamalar” olduğunu vurgulayan Gennez, ülkesinin UNRWA’ya her zaman fon sağlamaya devam ettiğine işaret etti. Gennez, Ajansın Gazze’deki yüz binlerce sivile hayati destek sağladığını belirterek, “UNRWA insani yardımın belkemiğidir.” dedi. Belçikalı bakan, ülkeleri UNRWA’ya sağladıkları finansman desteğini devam ettirmeye çağırdı.

 

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, New York’ta BM binasında düzenlediği basın toplantısında İsrail’in kanıt sunamadağı iddialarına ilişkin “UNRWA’ya saldırının temel nedeni siyasi. Amaç, Gazze’deki Filistinlilerin mülteci statüsünün yok edilmesi.” değerlendirmesinde bulundu. UNRWA’nın rapordaki önerileri dikkate alacağını belirten       Lazzarini ayrıca iddialar yüzünden kesilen fonlarla ilgili “Umarım son rapor donörlerin güvenini inşa etmek için yeterli olur ve fonlar tekrar artar.” mesajını verdi.

 

Almanya, bazı çalışanlarının Hamas’a destek verdiği iddiaları nedeniyle Ocak ayında Gazze’deki UNRWA’ya geçici olarak yeni fonların onaylanmayacağını duyurmuş ve desteğin tekrar başlatılıp başlatılmayacağı ile ilgili kararın soruşturmayla birlikte netleşeceğini açıklamıştı. Almanya Dışişleri Bakanlığı ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Bakanlığı’nın yaptığı ortak açıklamada, raporun yayımlanmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi. “Bu çerçevede ve söz konusu reformları desteklemek amacıyla Alman hükümeti yakında, Avustralya, Kanada, İsveç ve Japonya gibi ülkelerin yaptığı şekilde Gazze’de UNRWA ile işbirliğini sürdürecektir.” ifadesi kullanılarak Almanya’nın Gazze’de UNRWA ile işbirliğini yeniden başlatacağını duyurdu.

 

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, yaptığı açıklamada, Avustralya, Kanada, Finlandiya, Almanya, İzlanda, Japonya ve İsveç’in UNRWA’yı yeniden finansal olarak destekleme kararlarından mutluluk duyduğunu belirtti. UNRWA’yı finansal olarak desteklemek için uluslararası donörlere, kurumla işbirliğini başlatma çağrısında bulunan Eide, Bağımsız İnceleme Grubunun raporunu da memnuniyetle karşıladığını vurguladı.

 

Gazze’den Çıkan Toplu Mezarlar

Gazze hükümeti, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından toplu mezarların bulunduğu Nasır Hastanesi kompleksinde, İsrail tarafından yüzlerce yerinden edilmiş ve hasta Filistinlinin infaz edildiğini açıkladı. Gazze’deki Hükümet Basın Ofisi Müdürü İsmail es-Sevabite, yaptığı açıklamada, “İsrail ordusunun, Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi kompleksinde yüzlerce yerinden edilmiş, yaralı ve hasta insanı infaz ettiğini teyit ediyoruz.” ifadelerini kullandı. Sevabite, İsrail’in Nasır Kompleksi’nde işlediği suçlardan sıyrılmaya çalıştığına dikkati çekerek İsrail suçlarına dair birçok delil bulunduğunu belirtti. Sevabite, “Kimlikleri tespit edilen şehitlerden bir kısmı işgal ordusunun Nasır Hastanesi kompleksine baskın yaptığı sırada hayattaydı. İsrail oradan ayrıldıktan sonra sivil savunma ekipleri onları gömülü halde bulundu. Bu durum, hastane baskınından önce çocuklarıyla irtibat halinde olan şehit aileleri tarafından da doğrulandı.” dedi.İsrail ordusunun “Nasır Hastanesi kompleksine tanklarla saldırdığını, sağlık personelini, hasta ve yaralıları tehdit ettiğini, tedavilerini reddettiğini ve onları kompleksteki eski ve dar bir binaya soktuğunu” ifade eden Sevabite, şunları kaydetti: “Bulduğumuz toplu mezarların derinliği, bunların işgalci İsrail’e ait büyük buldozerler ve iş makinalarıyla kazıldığını doğruluyor.

 

Han Yunus’taki Sivil Savunma Birimi Müdürü Yamin Ebu Süleyman, düzenlediği basın toplantısında Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan toplu mezarlardaki arama çalışmalarında 58 cesedin daha bulunduğunu ifade etti. Ebu Süleyman, “Nasır Hastanesi yerleşkesinde 392 cesedin bulunduğu 3 toplu mezar tespit edildi. Cesetlerin bazılarında işkence gördüklerine ve infaz edildiklerine yönelik izler bulundu. Bazılarının ise canlı canlı gömüldüğünü tahmin ediyoruz.” dedi. Arama çalışmalarına ilişkin bilgi veren Ebu Süleyman, “Çalışmalarda çocuk cesetlerine rastladık. Hastanedeki toplu mezarlarda çocuk cesetlerinin bulunma sebebini henüz bilmiyoruz.” ifadesini kullandı.

 

Hamas’tan Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan ve şu ana kadar 392 cesedin çıkarıldığı üç toplu mezara ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, sağlık ekiplerinin İsrail ordusu tarafından infaz edilen ve Nasır Hastanesi yerleşkesine gömülenlerin cesetlerini arama çalışmalarına devam ettiği kaydedildi. Uluslararası yardım çağrısı yapılan açıklamada, “Birleşmiş Milletler ve ilgili uluslararası kuruluşlardan, kayıp kişilerin aranması ve cesetlerin tespit edilmesi için alanında uzman adli tıp ekiplerinin ve gerekli ekipmanların gönderilmesini talep ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı. Şu ana kadar bulunan cesetlerin yarısından fazlasının kimliğinin tespit edilemediğinin altı çizildi. Açıklamada, “Acımasız bir şekilde eziyet ve işkenceye maruz kalan hasta ve yaralı sivillerin, çocukların ve kadınların cesetlerinin bulunduğu toplu mezarlardan her geçen gün ortaya çıkan suçları araştırmak için acil, bağımsız uluslararası bir komite oluşturulması gerekiyor. Cesetlerden bazılarının diri diri gömüldüğüne dair belirtiler de var.” ifadelerine yer verildi.

 

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, Gazze’deki toplu mezarlara ilişkin haberler için “çok rahatsız edici” ifadesini kullandı. Ryder, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in İsrailli mevkidaşı ile bu konuda herhangi bir görüşme yapmadığını söyledi. ABD hükümetinin bunu İsraillilerle çeşitli düzeylerde gündeme getirdiğini belirterek, “Savunma Bakanlığı açısından bu haberlerin detaylı bir şekilde soruşturulması ve incelenmesi gerektiğine inanmamız dışında sunabileceğim hiçbir şey yok.” dedi.

 

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, Şifa Hastanesinin ardından Nasır Hastanesinde de toplu mezarlar bulunduğuna ilişkin haberlerin sorulması üzerine Dujarric, “Haberler çok endişe verici.” dedi. Mezarların bulunduğu alanların kapsamlı ve bağımsız şekilde soruşturulması gerektiğinin altını çizen Dujarric, aynı zamanda bunun ateşkese neden ihtiyaç olduğunu da açık şekilde gösterdiğini söyledi.

 

Güney Afrika Cumhuriyeti, Gazze’de ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili acil ve kapsamlı soruşturma başlatılması çağrısı yaptı. Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Gazze’deki Nasır ve Şifa hastanelerinde toplu mezar bulunmasında dehşet duyulduğu kaydedilerek, “Bu korkunç bulgular, adaleti ve hesap verebilirliği sağlamak için acil ve kapsamlı soruşturmalar yapılmasını gerektiriyor.” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, Gazze’ye yönelik saldırılarına devam eden İsrail’in, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) kararlarını hiçe saydığı ve cezasız kaldığı vurgulandı. İsrail’in sivillere yönelik toplu katliamlara ilişkin kanıtların savaş suçu ve soykırıma işaret ettiğine dikkati çekilen açıklamada, “Bu bağlamda uluslararası toplumu, failleri adalet önüne çıkarmak ve mağdurlar ile ailelerinin hesap vermesini sağlamak için harekete geçmeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

 

Kolombiya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Gazze’deki Nasır ve Şifa hastaneleri yakınlarında tespit edilen çok sayıda toplu mezarın “oldukça endişe verici” olduğunu belirtti. Gazze’de devam eden insanlık dramına dikkati çekilen açıklamada, “Gerçeklerin aydınlatılabilmesi için toplu mezarlara ilişkin kapsamlı ve tarafsız soruşturma çağrısında bulunuyoruz. Kolombiya, kalıcı ateşkesin sağlanmasını, rehinelerin derhal serbest bırakılmasını ve sivil halka yardımların ulaştırılabilmesi için acil gerekli adımların atılması konusunda ısrar ediyor.” ifadesine yer verildi.

 

Amerikan Üniversitelerinde Filistin Dalgası

Columbia Üniversitesi’nin Gazze’deki soykırımı destekleyen şirketlere sağladığı mali yatırımlara tepki göstermek için kampüste yapılan eylemlerin başlamasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçti. Eylemlerin Üniversite için tehdit oluşturduğunu savunan Rektör Minouche Shafik’in talebi üzerine kampüse gelen ve göstericilere müdahale eden New York polisinin gözaltıları sonrası destek gösterileri Amerikanın dört bir yanındaki üniversitelere yayıldı.

 

New York Kentinde bulunan The New School’da, Columbia Üniversitesi’ndeki öğrencilerle işbirliği içerisinde olduklarını belirten öğrenciler Gazze Dayanışma Kampı kurdu. Öğrenciler “Kampı, Filistin yanlısı sesleri bastıran ve Gazze’de yaklaşık 7 aydır devam eden soykırıma sessiz kalan ülkemizdeki eğitim kurumlarının suç ortaklığını protesto etmek için süresiz olarak kurduk.” dedi. Ayrıca İsrail’in Gazze’ye saldırılarını kınadıkları için haklarında soruşturma başlatılan ve gözetim altında tutulan öğrenciler ve öğretim üyeleri olduğu da belirtildi.

 

ABD’nin önde gelen okullarından Yale Üniversitesi’nde de öğrenciler; üniversite yönetiminden, üniversitenin İsrail ile bağlantılı silah üreten şirketlere yatırımlarına son vermesi talebinde bulunarak eylem yaptı. Üniversite yönetimi ise yaptığı yazılı açıklamada Yale topluluğunun emniyeti ve güvenliği gerekçesiyle polisten yardım istediğini ve eyleme son vermek istemeyen 47 öğrencinin gözaltına alındığını ayrıca ilgili öğrencilerin okuldan uzaklaştırma talebiyle disiplin kuruluna sevk edildiğini belirtti.

 

ABD’nin önemli üniversitelerinden Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Teksas Üniversitesi, Indiana Üniversitesi, California Üniversitesi (UCLA), Harvard Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Northwestern Üniversitesi de protestoların yapıldığı üniversitelerden oldu.

 

ABD’de yayılan üniversite protestolarından endişelenen  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yayınladığı video mesaj ile haksız yere soykırımla suçlandığını ileri sürerken Üniversitelerdeki Gazze eylemlerini  ‘antisemitik’ olmakla suçladı ve Biden yönetiminin gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirtti.  ABD’li bağımsız Yahudi Senatör Bernie Sanders, Netanyahu’nun söylemlerine karşı  yaptığı açıklamada “Sizin hükümetinizin Gazze’deki sağlık sistemini yok ettiğini, 26 hastaneyi kullanılamaz hale getirdiğini ve 400’den fazla sağlık çalışanını öldürdüğünü söylemek antisemitizm değildir. Yönetiminizin Gazze’deki 12 üniversitenin ve 56 okulun tamamını yıkıma uğratmasını ve 625 bin öğrenciyi eğitimden mahrum bırakmasını kınamak antisemitizm değildir.” ifadelerini kullandı ve İsrail’in uluslararası hukuku  açıkça çiğnediğini hatırlattı.

 

Amerikan Üniversitelerinde başlayan Filistin yanlısı gösteriler ABD ile sınırlı kalmadı. Fransa’da da üniversite öğrencileri Gazze için protestolar düzenledi.  Fransa’nın önde gelen üniversitelerinden Sciences Po’da öğrenciler, İsrail saldırılarını protesto etmek ve Filistin ile dayanışma mesajı vermek için gösteriler yaptı. Üniversiteye ait bir binayı ele geçiren öğrenciler, bina girişini çöp kutularıyla kapattı ve binaya Filistin bayrakları astı. Filistin bayrakları ve kefiye taşıyan öğrenciler “Paris’ten Gazze’ye direniş”, “Yaşasın Filistin”, “Macron suç ortağı” sloganları attı. Kanada’nın önde gelen üniversitelerinden McGill’de de öğrenciler kamp kurarak protestoya başladı. McGill Üniversitesi’nin Montreal kampüsünde toplanmaya başlayan öğrenciler, açık alana kamp kurdu.

 

          Önemli Gelişmeler

Filistin Eğitim Bakanlığı, İsrail’in devam eden saldırıları nedeniyle eğitimlerine devam edemeyen 11 bin Gazzeli öğrencinin Batı Şeria’da uzaktan eğitime kayıt edildiğini belirtti. Eğitim Bakanı Emced Berhem, Gazze Şeridi’ndeki öğrencilerin eğitimden mahrum kalmamalarına ve İsrail’in devam eden saldırılarının eğitim sistemine verdiği zararın hafifletilmesi konusuna ciddi şekilde önem verdiklerini ifade etti.

 

Jamaika Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Kamina Johnson Smith, yaptığı basın açıklamasında “Jamaika’nın, uzun süredir devam eden (İsrail ile Filistin arasındaki) çatışmayı çözmek için tek geçerli seçenek olarak iki devletli çözümü savunmayı sürdürdüğünü” belirtti. Smith, Bakanlar Kurulu’nda Filistin’i resmen devlet olarak tanıma kararı alındığını duyurdu.

 

 İspanya, 4 ülke ile aynı anda Filistin devletini tanımayı planlıyor. İspanya Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Başbakan Pedro Sanchez’in ve Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares’in birçok kez dile getirdiği Filistin devletini tanıma girişiminin kısa zamanda gerçekleşmesinin planlandığını, İspanya’nın 4 ülke ile birlikte ortak hareket etmesinin öngörüldüğünü bildirdi. İspanya’nın, daha önce yaptıkları ortak açıklamada uygun koşullar olması halinde Filistin devletini tanıma sözü veren Malta, İrlanda, Slovenya ve bu girişime destek verdiğini açıklayan Norveç ile birlikte hareket etmesi bekleniyor.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliğinin Gazze’deki katliamın sona erdirilmesi ve kalıcı barışın sağlanması amacıyla oluşturduğu Temas Grubu, Riyad’da toplandı. Toplantıda Filistin’in devlet olarak tanınması için atılabilecek adımları ve İsrail ile İsrail’e destek veren ülkelere karşı uygulanabilecek baskı unsurlarını görüştü. 4 Mayıs’ta Banjul’da düzenlenecek İİT Zirvesi’nde alınacak kararlar ele alındı. Ayrıca Filistin’in devlet olarak tanınması sürecinde atılacak ortak adımların masaya yatırıldığı toplantıda, İsrail ve İsrail’e destek veren ülkelere karşı uygulanabilecek baskı unsurları değerlendirildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Temas Grubu toplantısının yanı sıra Riyad’da çok taraflı ve ikili görüşmelerini sürdüreceğini belirtti.

YAZAN: EMİRCAN OBAK – SÜHEYBE YILDIRIM