DENİZ KIYISI VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: HAZAR DENİZİ KIYISINDAKİ KIYI EROZYONU, DENİZ SEVİYESİ YÜKSELMESİ VE KIYI YÖNETİMİ STRATEJİLERİ

 

GİRİŞ

Kıyı Erozyonu, Sebepleri ve Sonuçları

Kıyı erozyonu; deniz, göl veya okyanus sularının kıyı şeridini aşındırması ve gerilemesine neden olan doğal bir süreçtir. Bu süreç, kıyıdaki toprağın ve kayaların yavaş yavaş aşınmasına ve yok olmasına neden olur. Erozyon genellikle rüzgâr, dalga aktivitesi, deniz seviyesindeki yükselme ve insan faaliyetleri gibi faktörler tarafından tetiklenir. Kıyı erozyonunun sebepleri şunlardır:

  1. Doğal Faktörler: Rüzgâr, dalga aktivitesi ve deniz seviyesindeki değişimler gibi doğal faktörler erozyona neden olur.
  2. İnsan Faaliyetleri: Kıyılarda yapılan inşaatlar, tarım faaliyetleri ve sanayileşme gibi insan faaliyetleri de erozyonu hızlandırır.

Kıyı erozyonunun sonuçları ise aşağıdaki gibidir:

  1. Toprak Kaybı: Kıyı erozyonu, toprağın aşınmasına ve kaybolmasına neden olur. Bu, tarım için kullanılabilir arazi miktarını azaltır.
  2. Altyapı Zararı: Erozyon, binaların, yolların ve diğer altyapının zarar görmesine veya tamamen yok olmasına neden olabilir.
  3. Biyoçeşitlilik Kaybı: Erozyon, kıyı ekosistemlerini ve bu ekosistemlerde yaşayan canlıları tehdit eder.

Birim başına en büyük değişime sahip olan yer Hazar Denizi’dir. Ardından Güney Asya, Pasifik Asya, Güney Amerika gibi yerler gelmektedir. Ancak kıyı erozyonunun %50’sinden fazlası Asya ve Hazar kıyılarında gerçekleşmektedir.

Hazar Denizi ve Tarihe Bakış

Dünyanın en büyük iç su kütlesi olan Hazar Denizi antik dönemde Hellenlerin yayıldıkları alanlara oldukça uzak bir coğrafyanın muğlak sınırlarını oluşturmuştur. Erken dönemlerde Karadeniz’in çevresindeki kolonileşmeler ve Persler ile sağlanan yakın ilişkiler sayesinde bu denizden haberdar olan Hellenler, Büyük İskender’in doğu seferi ile önceleri etki sahalarına uzak konumda bulunan Hazar ile temas etmişlerdir. Ancak Büyük İskender’in ölümüyle beraber deniz çevre sahalarının keşfi için Büyük İskender tarafından adım atılmış projenin haleflerinden biri olan Seleukos kralı I. Seleukos Nikator’un girişimiyle Hazar keşfedilmiş ve keşfin sonucu raporlanmıştır.

 

 

Hazar Denizi’nin Jeolojik ve Jeopolitik Açıdan Önemi

Avrasya, dünyanın hem nüfus hem de enerji kaynakları açısından %75’ini barındırmaktadır ve Avrasya’nın enerji kaynakları ile geçiş güzergâhı bakımından önemli bir özellik göstermektedir. Bu nedenle de jeopolitik olarak dünyanın canevi kabul edilmektedir. Diğer yandan bu bölgeyi sadece “enerji” yönünden ön plana çıkarmak doğru olmaz, çünkü enerji kaynaklarının yanı sıra bu bölgenin:

  • Biyokaynaklar bakımından zengin olması,
  • Doğu-Batı, Kuzey-Güney koridorlarında geçiş bölgesi olması,
  • Önemli güçler tarafından bölgeye yerleşme bahanesi olarak kullanılması da diğer devletlerin dikkatini çeken diğer yönleridir.

Hazar’ın Hukuki Statü Sorunu

Yıllardır çözülemeyen bir sorun olarak karşımıza çıkan Hazar’ın statü sorununun temelinde Hazar’ın bir deniz mi, yoksa bir göl mü olduğunun tam olarak belirlenmemiş olması ve Hazar Bölgesi’nde jeopolitik üstünlük kurma isteği yatmaktadır.  Hazar’ın göl mü yoksa deniz mi olduğuna dair ortaya atılan önerileri 4 ana başlıkta ele alınabilir:

1.Yaklaşım: BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre Hazar açık denizdir. Yine bu sözleşmeye göre Hazar ulusal sektörlere bölünmeli ve her kıyıdaş ülke kendi ulusal sektöründeki kaynakları işleme hakkına sahip olmalıdır.

2.Yaklaşım: Hazar Denizi kapalı bir denizdir. Kapalı deniz terimiyle anlatılmak istenen birden fazla devletin kıyısının olduğu, daha büyük denizlere veya okyanusa dar bir geçitle bağlanmış ya da hiçbir çıkışı olmayan denizdir. Böyle bir durumda Hazar’ın ulusal sektörlere bölünmesi mümkün değildir ama kıyıdaş devletler (Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, İran, Türkmenistan) Hazar’ı bir bütün olarak karşılıklı işletebilirler.

3.Yaklaşım: Hazar Deniz değil, sınır gölüdür. Hazar bir göl olarak tanımlandığında ise uluslararası sınır gölü statüsü kazanır ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yetki alanına girmeyecektir. Sınır gölleri için kabul edilmiş bir sınır belirleme yöntemi yoktur. Böyle bir durumdaysa hukuka örnekler kaynaklık edecektir. Bu tür bir bölünmeye ABD ve Kanada arasındaki Büyük Göller ve Fransa ve İsviçre arasındaki Geneva Gölü örnek gösterilebilir.

4.Yaklaşım: Hazar bir göldür ve kıyıdaş ülkeler arasında “ortak mülkiyet“ şeklinde idaresi savunulmaktadır. Sınır göllerinin sınırlarının belirlenmesi ile ilgili ender kullanılan bir metot da Bolivya ve Peru arasındaki Titticaca Gölü’nün paylaşımında olduğu gibi her bir kıyı devletinin 12 millik kara sularına sahip olması ve gölün geri kalanının ortak kullanıma açık olması şeklindedir.

 

 

 

Bunun yanında:

  1. a) Hazar’ın statüsünün SSCB ve İran tarafından net olarak belirlenmemiş olması
  2. b) Bu antlaşmalara taraf olan SSCB’nin ortadan kalkması

c)Geleneksel statünün günümüz şartlarına göre, İran ve Rusya’nın çıkarlarına uygun olmaması da Hazar bölgesindeki sorunlardan sayılabilir.

Kıyı Yönetim Stratejileri

Kıyı bölgesi, doğal denge ve artan nüfusla beraber en çok kullanılan yerler arasındadır. Dünya kara yüzeyinin %15’ten daha az alanı işgal eden kıyılar, dünya nüfusunun %40’ından fazlasını barındırmaktadır. Kıyı bölgeleri mal ve hizmet üretmek için zengin kaynakları içeren ve çoğu ticari endüstriyel faaliyetler için vardır.  Kıyı koruma ve analizini yapma daha çok 1950 yıllardan sonra olsa da oluşan erezyon su baskını gibi olaylardan dolayı daha eskilere dayandığı kabul edilmiştir. 1950’lerden sonra yeni teknikler ve doğa dostu politikalar izlenmiştir. Bu tekniklerin ve stratejilerden bazıları şunlardır:

  • Planlamalı Çekilme, Kıyı Çizgisi Boyunca Kalma, Sınırlı Müdahale, Deniz Surları, Ağırlık Sepeti, Kaya Zırhı, Plaj Yenileme, Kumul Stabilizasyonu, Olay Uyarı Sistemleri, Uzaktan Algılama

 

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Hazar Denizi Kıyısında Uyguladığı Kıyı Yönetim Stratejileri

Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinde (IPCC) Hazar Denizi’nin kıyısında ve Hazar Denizi’ne kıyıdaş olan ülkelerde ısınma artışı ve beraberinde bol yağış görüldüğü; buna bağlı olarak da bu ısının ve yağışların 21. yüzyıl içerisinde artacağı tartışılmıştır. İklim değişikliği ile oluşan riskler, Panel’ de üç kategoriye ayrılmıştır. Bunlar sırasıyla “Ayrı ve tekrarlayan tehlikeler, sürekli tehlikeler, ayrık ve tekil tehlikeler”dir. İklim değişikliğine uyum sağlamak, kıyıları ve kentleri iklim değişikliği sebebiyle gelebilecek olası tehlikelere karşı korumak adına Panel’ de Entegre Kıyı Bölgesi Yönetim Planı ortaya konulmuştur. Entegre Kıyı Bölgesi Yönetim Planı temelinde hem Azerbaycan Cumhuriyeti için hem de İran İslam Cumhuriyeti için bu alanda daha önce yapılan çalışmalara dayanarak kentsel alanlar için özel bir uyum stratejisi ve buna eşlik eden bir eylem planı geliştirilecektir. Bu eylem planındaki tehlikelere karşı uygulanacak uyum önlemleri de şu şekilde olacaktır:

– Deniz seviyesindeki dalgalanma ve potansiyel düşüş: Kıyı bölgeleri için uyum önlemleri; ekonomik faaliyetler için özel mod sınırlarının oluşturulması, büyük inşaat projelerinin çevresel taşıma kapasitesiyle sınırlandırılmasına yönelik mevzuat, alçakta kalan yerleri su dalgalanmalarından ve yeraltı suyu seviyesinin düşmesinden korumak için altyapı çözümlerinin inşa edilmesi, ana altyapı, hizmet ve tesislerin güvenli alanlara yeniden yerleştirilmesidir.

– Artan seller ve daha yoğun kuraklıklar: Su kaybını azaltmak için uyum önlemleri; yağmur suyu, arıtılmış deniz suyu ve geri dönüştürülmüş su kullanımı, kuraklık sırasında su akışının düzenlenmesi, sel riski olan bölgelerde orman restorasyonu önlemleri, küçük hidroelektrik santrallerinin inşası, havzalarda ve nehirlerde koruyucu altyapı mühendisliği ve benzeri önlemlerdir. (UNFCCC 2010).

Kentleşme: Uyum önlemleri; kentsel yayılmayı kontrol etmek için kentsel alanların yeterli bölgesel planlaması, kırsal, geliştirilemez ve kentsel arazilerin korunması ve sınıflandırılmasını sağlamak için yeterli yasal ve kurumsal çerçeveler, tarımsal arazi ve faaliyetleri koruma faaliyetleri, yeniden ağaçlandırma faaliyetlerinin yanı sıra artan doğa temelli ve daha iyi yönetilen temel kentsel hizmet sunumlarıdır.

– Biyoçeşitlilik: Biyoçeşitlilik bağlamındaki uyum önlemleri; deniz ve kıyı bölgesine yönelik uyum önlemleri için ekosistem temelli yaklaşımlar olup doğal ekosistemlerin (sığ deniz suları, gelgit çamurlu ve kumlu kıyıları, kıyı lagünler, sulak alanlar, su havzaları, haliçler, ormanlar) iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak ve ekosistem mal ve hizmetlerinin stratejik kullanımını sağlamaktır.

SONUÇ

Eski zamanlardan beri Hazar Denizi ve çevresi gerek enerjinin bolluğundan gerek konumunun geçiş noktasında olmasından dolayı denize kıyıdaş ülkelerin ve diğer medeniyetlerin dikkatini çekmiştir. Bu durum da Hazar’ın hukuki statüsü problemini ortaya çıkartmıştır. Özellikle kıyıdaş ülkelerin de belli görüşleri benimsemesiyle Hazar ve çevresinden çeşitli şekillerde yararlanılmaya çalışılmıştır. Ancak hem iklim değişikliğinin hem de insanların etkisiyle kıyı erozyonu hızla artmıştır. Bunu fark eden devletler kendilerince ve diğer devletlerle birlikte bazı stratejiler geliştirerek bu duruma önlem almaya çalışmıştır. Bu devletlerden birisi de Azerbaycan’dır. Araştırmalarımın sonucunda Azerbaycan’ın projelerini net olarak bulamasam da en azından bir panelde tartışılan ve uygulanmak istenen bir plan tarafımdan yazıya eklenmiştir. Azerbaycan’ın gelecekte bu konu üzerine daha çok eğileceği ve buna dair haberlerin de artacağı düşünülebilir.

Kaynakça

  1. https://dergipark.org.tr/tr/pub/atdd/issue/77941/1263675
  2. https://www.researchgate.net/publication/327439070_HAZAR’IN_HUKUKI_STATUSU_VE_ENERJI_KAYNAKLARININ_PAYLASIMI_KIYIDAS_ULKELER_ARASINDAKI_ANLASMAZLIK_VE_MUCADELE
  3. https://tr.wikipedia.org/wiki/Kıyı_yönetimi
  4. https://tasam.org/tr-TR/Icerik/668/paylasilamayan_bolge_hazar
  5. https://pubdocs.worldbank.org/en/564301614028437127/12104-210218-AF-Caspian-Sea-Concept-Note-1st-revision-with-track-changes.pdf

 

YAZAN: GÜLŞAH CİNER

Leave A Comment

At vero eos et accusamus et iusto odio digni goikussimos ducimus qui to bonfo blanditiis praese. Ntium voluum deleniti atque.

Melbourne, Australia
(Sat - Thursday)
(10am - 05 pm)