KARABAĞ SAVAŞLARI VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Karabağ coğrafyası Kafkasya Bölgesi’nde stratejik konumu sebebiyle birçok uygarlığın mücadele ettiği bir coğrafya olmuştur. 16. Yüzyıldan itibaren Safeviler bölgeye girmiş, Osmanlı ile mücadele etmişlerdir. 19. yüzyıl başında ise yeni bir aktör olarak bölgeye Çarlık Rusya’sı girmiş ve Karabağ’ı hâkimiyeti altına almıştır. Bu topraklarda yaşayan nüfusun çoğunluğu Müslüman ve Türk’tür ancak Çarlık Rusya’sı bölgede iskân politikası uygulamış ve bölgeyi Hristiyanlaştırmaya çalışmıştır. Planlı bir biçimde bu coğrafyaya Ermeni göçmenler yerleştirilmiştir. 1917’de Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevikler İktidarı ele geçirmiştir. Kafkas hükümetleri bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Kızıl ordu gelip bu coğrafyaları işgal etmiş, 30 Aralık 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni ilan etmiş, Azerbaycan ve Gürcistan’ı da birliğe dahil etmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında ilerleyen dönemlerde sınır anlaşmazlıkları yaşanmış, Azerbaycan’a bağlı topraklar 1922’de Ermenistan’a verilmiştir. 1923’te Ermeni nüfusunun yoğun olduğu yerlerde özerk bölgeler oluşmuştur. Dağlık Karabağ ise 1923’te Azerbaycan topraklarına bağlanmıştır. Karabağ Azerbaycan’a verilmesinden sonra Ermeniler ve Azerbaycan arasında Karabağ’da çatışmalar çıkmış, Ermenilere zulüm yapılıyormuş gibi gösterilmiştir. Bu topraklar uzun bir dönem Sovyet denetimi altında kalmıştır. 1985’e gelindiğinde Gorbaçov iktidara gelmiştir. Dışarıda ve içeride Ermeni lobilerinin yürüttüğü faaliyetler Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan alınıp Ermenistan’a verilmesine yöneliktir. Gorbaçov’un Ekonomik danışmanı 1987 Paris’te Yapılan konferansta Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesi gerektiğine dair bir konuşma yapması sonrası Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmaları körüklemiştir. Nitekim Ermeniler ’in çıkardığı olaylarda Sovyetler sessiz kalmış, gerektiği gördüğü yerlerde ise arabuluculuk rolü üstlenmiştir. Birinci Karabağ Savaşı bu olaylar çerçevesinde ortaya çıkmıştır. 1992’de Ermeni ve Rus kuvvetleri Azerbaycan yerleşim yerlerini yağmalamış ve çok sayıda İnsanı katletmişlerdir. Bunun en çarpıcı örneği 26 Şubat 1992’de olan Hocalı katliamıdır. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununu çözmek için 1992’de Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı bünyesinde Minsk grubu kurulmuştur. 1994’te Fransa, Rusya ve ABD grubun eş başkanları olmuştur. Ermenistan 1993’te Azerbaycan’ın, Kelbecer Ağdam, Fuzuli ve Cebrayıl yönetimlerini işgal etmiş, ardından Birleşmiş Milletler Ermenistan’ın işgal ettiği bölgelerden çekilmesi için 4 tane karar almıştır. Ermenistan bu kararlara uymamıştır. BM ve Minsk üçlüsü sorunun çözümüne yönelik aldığı kararlar etkisiz kalmıştır. Azerbaycan topraklarının %20’sini kaybetmiştir. 5 Mayıs 1994’te Birinci Karabağ savaşını Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Bişkek Protokolü ile sonlanması amaçlanmıştır ancak Ermeniler o tarihten bu yana birçok kez bu anlaşmayı ihlal etmiştir. Türkiye ile Azerbaycan ilişkileri Soğuk savaş boyunca daha çekimser ilerlemiştir çünkü Türkiye batı bloğunda, Azerbaycan ise Sovyet hegemonyası altındadır. Dolayısıyla Türkiye 1989 yılında Dağlık Karabağ işgaline fazla müdahil olamamıştır ancak 29 Ekim 1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Ermenistan’ın işgal girişimleri ve Rusya’nın Nahçıvan sınırına asker yerleştirme politikalarının üzerine Türkiye, Nahçıvan’ı ve sonra da Rusya’yı ziyaret etmiştir. Türkiye ziyareti sonrası Rusya, birliklerini Nahçıvan sınırından geri çekmiştir. Ermenistan saldırılarına devam etmiştir. Elçibey, Ermenistan’ın Kelbecer’e yönelik saldırılarında Türkiye’den yardım istemiş ancak Türkiye Rusya ile karşı karşıya gelmemek için Azerbaycan’ın Yardım talebini reddetmiştir. Türkiye talebi reddetmiş olmasına rağmen yine de Ermenistan’a ambargo uygulama kararı almış, Türkiye’ye ait uçaklar Ermenistan sınırına yakınının uçup gözdağı vermiştir. 1993’te Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler sorunludur çünkü Türkiye Azerbaycan’ı askeri olarak desteklememiştir ve Elçibey Dağlık Karabağ savaşı sonrası başarısızlığından dolayı bir darbe ile indirilmiş ve iktidara Haydar Aliyev gelmiştir. Elçibey ile Aliyev Azerbaycan dış politikaları oldukça farklıdır.  Elçibey, Rusya Federasyonu ile ilişkilerini koparıp; Türkiye, ABD ve batılı devletlerle ilişki kurmak isteyen ve Kuzey İran’da yaşayan Türk nüfusuyla kuzey-güney Azerbaycan’ın birleşmesine konularını sürekli işleyen bir dış politika izlemiştir. Türkiye ile ekonomik, politik ve kültürel ilişkilere hız vermiştir. Rusya ile 70 yıllık siyasi, sosyal ve ekonomik bağımlılığını tamamen koparmak istemesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye olmayı reddetmesi, Rusya Federasyonu’nun bu bölgedeki çıkarları ile ters düşmüştür. Dış politikada daha liberal anlayışa vurgu yapmıştır. Elçibey’in izlediği politika olan Türkiye taraftarlığı, doğal olarak Rusya Federasyonu’nu rahatsız etmiş ve Rusya’nın Ermenistan’a destek vermesine sebep olmuştur. Haydar Aliyev iktidara geldiğinde dış politikada değişim yaşanmıştır. Türkiye ağırlıklı siyasetten vazgeçilip denge politikası izlenmeye başlamıştır. Bağımsız devletler topluluğuna üye olup, Ortak Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği antlaşması imzalanmıştır ama Rusya’dan beklediği desteği bulamamıştır. Rusya, Azerbaycan politikası şöyledir: ilk olarak kendi topraklarına uygun olarak Rus birliklerinin Azerbaycan içinde konuşlanmasını ve Türkiye ile İran sınırlarının Rus birliklerini korunmasını istemektedir. İkincisi ise ekonomiktir. Ülke içinde ve Hazar Denizi’ndeki petrol üretimini kontrol altına almayı, bütün gelirlerden pay almayı ve dünya pazarlarına sevk edilmesinde kendi rolü olmasını istemektedir. Nitekim bazı görüşmelerde Rusya Federasyonu petrol şirketleri dahil ederek belirli oranda pay almıştır. 1997’den itibaren Azerbaycan ABD’ye doğru yönelimi artmıştır. Bunun ilk göstergesi Bakü Tiflis Ceyhan petrol boru hattının hayata geçirilmesi için gösterilen çabadır. ABD’yle yakın ilişkiler kurulması sonrası Rusya, Karabağ konusunda Azerbaycan’ı desteklemeye başlamış ancak geri kalan tüm faaliyetlerde Ermenistan’ı desteklemeye devam etmiştir. Aliyev döneminde Türkiye ile ilişkiler ise daha da yakınlaşmıştır. Birinci Karabağ savaşı sonrası Türkiye ile Azerbaycan arasında savunma teknolojisi gibi konularda anlaşmalar imzalanmış hatta bunlardan biri de 2010 yılında imzalanan Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Antlaşması olmuştur. İki kardeş ülkeye gelebilecek herhangi bir tehdide karşı birleşme ve birlikte hareket etmeyi içeren bu antlaşma neticesinde birçok tatbikat düzenlenmiştir. Temmuz 2020’de Ermenistan tarafından Azerbaycan topraklarına saldırılar düzenlenmiş 24 Eylül 2020’de çatışmalar İkinci Karabağ Savaşı’nın başlamasına sebep olmuştur. Ermenistan, kendi güvenliği ve toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla saldırdığını savunmaktadır ancak bu askeri operasyonları, uluslararası hukuku hiçe sayarak yapmıştır. Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve 7 bölge dışındaki Azerbaycan askeri üslerine ve sivil yerleşim yerlerine karşı askeri güç kullanma politikasına karşılık olarak Azerbaycan; Birleşmiş Milletler Antlaşması ve uluslararası hukuka uygun olarak meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Azerbaycan’ın askerî harekâtı Birinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları da kapsamaktadır. Asıl amaç, Azerbaycan toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik yasal ve meşru adımlardır. Türkiye, Azerbaycan’ın, Ermenistan’a karşı meşru davasını desteklemiştir. Ermenistan’ın, Azerbaycan toprağı olan Karabağ ve 7 bölgeden çekilmesini ve uluslararası hukuka göre sahibi Azerbaycan’a bırakılmasını istemiştir. 44 gün boyunca Azerbaycan ile hareket etmiş, her türlü öneriyi kabul edeceğini en üst düzeyde güçlü bir şekilde ifade etmiştir. Türkiye; Azerbaycan’a İHA, SİHA ve TRG 300 Tiger füzeleri gibi askeri teçhizat sağlamıştır. Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği destek Avrupa basınında da geniş yankı bulmuştur. Özellikle ikinci Karabağ savaşında İHA, SİHA’lar damga vurmuş, İHA’ların kullanıldığı ilk savaş olarak adlandırılmıştır. Türkiye’nin Birinci Karabağ Savaşı’nda olduğu gibi sadece diplomasi ve uluslararası örgütler aracılığıyla değil, bu savaşta fiziksel olarak da dahil olacağını göstermiştir. Türkiye, barış sağlanırken aktif bir rol oynamıştır. Türkiye halkı nezdinde ve siyasi olarak Azerbaycan’a destek vermiştir. Türk halkı savaş boyunca Ermenistan’ı kınamış, Evlerine dükkanlarına Azerbaycan bayrağı asmıştır. Kış mevsimine denk gelmesi sebebiyle savaşan Azerbaycanlı kardeşlerine giyecek ve yiyecek yardımında bulunmuştur. Ermenistan’ı ise Tovuz bölgesine yönelik saldırganlığı nedeniyle kınamıştır. Ermenistan’ın ilk olarak saldırıya Tovuz’dan başlama nedenlerinden biri Türkiye ile Azerbaycan arasındaki enerji iş birliğinin bozulmasına yönelik olduğu söylenmektedir çünkü bu bölgede Azerbaycan’ın hidrokarbon rezervleri vardır. Aynı zamanda Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarmak için tasarlanan Bakü Tiflis Ceyhan boru hattının devre dışı bırakılmasının amaçlandığı düşünülmektedir. TBMM’de 4 siyasi parti tarafından imzalanan Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırının tutumunu güney Kafkasya’da barış ve huzurunu tehdit ettiğini belirten bir bildiri onaylanmış, TBMM Türk askerinin Azerbaycan’a konuşlandırılmasına ilişkin kararı kabul etmiştir. Azerbaycan bu çatışmalarda Ermenistan’a ciddi zararlar vermiştir. Nitekim Ermenistan Kolektif Güvenlik Antlaşması çerçevesinde Rusya’dan destek istemiş, Rusya savaşın yaşandığı yerlerin Azerbaycan toprakları olması nedeniyle Ermenistan’ın destek çağrısını reddetmiştir. Rusya, birinci Karabağ Savaşı’nda olduğu gibi Ermenistan’a doğrudan destek vermemiştir çünkü bu dönemde Ermenistan’ın Rusya karşıtı manevraları Rusya’nın hoşuna gitmemektedir. İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda ilk olarak Rusya’nın arabuluculuk rolünü üstlenmiş 10 Ekim’de ateşkes sağlanmıştır. Rusya’nın arabuluculuğuyla imzalanan ateşkes Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarına yeniden saldırmasıyla kısa sürmüştür, Ermenistan Uluslararası hukuk ihlali yapıp ateşkese uymamıştır.  Rusya’nın arabulucu rolünden 8 gün sonra ABD arabulucu rolü üstlenmiştir. Her 2 tarafta ateşkesi kabul etmiş, Ermenistan tekrar ateşkesi bozmuş, askeri araçlarla Azerbaycan toprağına saldırmıştır. Azerbaycan İkinci Karabağ savaşı boyunca küresel ve bölgesel aktörlerin arabuluculuk rolüne olumlu yanıt vermiştir.  44 gün sonunda Azerbaycan Ermenistan’ın ilhak ettiği toprakları geri almıştır. Nitekim Azerbaycan 8 Kasım’da Şuşa’yı da geri almasıyla Ermenistan’ı resmen mağlup olmaya mecbur bırakmıştır. 10 Kasım 2020’de Ateşkes Antlaşması yapılmış, Ateşkes kontrolü için Türk-Rus ortak gözlem ve merkezi kurulmuştur. Bu gözlemevinde eşit sayıda Türk ve Rus askeri olmak üzere 120 askeri görev almıştır. Aliyev Türkiye’nin İkinci Karabağ Savaşı’ndaki siyasi ve askeri desteğini uluslararası topluma ve küresel bölgesel ülkelere duyurmak amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikinci Karabağ Savaşı zafer kutlamalarına davet etmiştir. Erdoğan, 10 Aralık 2020’de zafer kutlamalarına katılmıştır. Türkiye’nin Azerbaycan ordusuna sağladığı silah ve teçhizatlar törende sergilenmiştir. Türkiye’nin bu rolü; Rusya’nın egemenliği altında tuttuğu Güney Kafkasya’da güç kapasitesini arttırdığını kanıtlar niteliktedir. 2. Karabağ Savaşı sonrası Türkiye’nin bölgedeki etkinliği artmıştır, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki bölgesel ve küresel düzeyde birlikte hareket etmenin yolu açılmış ve 2 güçlü aktör ilişkilerini güçlendirmiştir. Dolayısıyla İkinci Karabağ savaşı’nın Azerbaycan lehine sonuçlanması, Güney Kafkasya’daki dengelerini değiştirmiştir. Enerji kaynaklarında Rusya’ya bağımlı durumda olan Türkiye, Orta Asya enerji tedariğini Güney Kafkasya’da müttefikleri Gürcistan ve Azerbaycan olmadan gerçekleştirilmesi çok zordur. Türkiye bölge devletleri ile bu sebeple de çok yönlü iş birliği içindedir. Kafkasya bölgesi stratejik bir merkez olduğundan siyasi çekişmeler meydana gelmektedir. ABD, Rusya ve İran; Hazar’da kendine nüfus alanı oluşturma politikaları gütmektedir. Bölgede enerji kaynakları üzerinden rekabet gün geçtikçe artmaktadır.

 

Kaynakça

Günay, H. (2024). Birinci ve İkinci Dağlık Karabağ Savaşı karşılaştırmalı analiz: Türkiye’nin rolü ve etkisi üzerine bir değerlendirme. *Uluslararası Akademi Dergisi *, 3(1) , 1-13.

Sarıahmetoğlu, N. (2016). Karabağ sorununun çözüm sürecinde Türkiye ve Rusya. Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 3(2), 93-119.

Öğüt, S., & Ülkü, R. (2023). Türkiye’nin II. Karabağ Savaşı’ndaki rolünün uluslararası hukuk açısından değerlendirilmesi. *Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi*, 11(4), 135-150.

Özdemir, L. (2021). Dağlık Karabağ Meselesinde Değişen Gidişat Ve Türkiye’nin Rolü, Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 11 (2), 81-107.

Yüce, M. (2022). Karabağ Zaferinden sonra Azerbaycan dış politikasının öncelikleri. Türk Dünyası Akademik Bakış , 2(3), 100-141.

 

YAZAN: SUDE AFŞAR