Orta Koridor Güçleniyor: Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan İş Birliği

Dünyada gelişen ve büyüyen ticaret hacminin mevcut düzen içerisinde yeni yollar araması, küresel bağlantıların çıkmaza girdiği noktalarda küresel ticaretin alternatif kanallara olan ihtiyacına yönelik geliştirilmiş bir proje olduğundan bahsedebiliriz. Türkiye’nin buradaki stratejik konumu doğrudan küresel ticaretin bel kemiği olarak özetlenebilir. Türkiye, Asya ve Avrupa arasındaki jeostratejik konumu ile küresel ticaret için kilit bir noktada yer alıyor. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney Koridorlarının kesiştiği bir noktada bulunuyoruz. Dünyanın ihtiyaçlarını karşılayacak bu altyapı çalışmasında ülkemizin ana karakter olması kaçınılmazdır. En kısa tanımıyla Orta Koridor, Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” girişimi kapsamında geliştirilen ve Avrasya bölgesindeki ticaretin daha verimli ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayan stratejik bir ulaşım alternatifi sunuyor. Çin’in batısından başlayarak demiryolu ve Hazar Denizi üzerinden Türkiye’ye ulaşacak olan Orta Koridor, Türkiye’den Marmaray ve Boğaz bağlantılarıyla Avrupa’ya uzanacak. Bu güzergah, mevcut diğer güzergahlara kıyasla daha kısa bir mesafe sunarak önemli bir maliyet avantajı sağlayacaktır.

Covid-19 pandemisi ile küresel tedarik zincirlerinde başlayan dönüşümün ardından 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında içinde bulunduğumuz bölgenin lojistik haritasındaki değişim süreci hızlandı. Ekim 2023 İsrail-Filistin savaşı ile birlikte Kızıldeniz bölgesinde yaşanan güvenlik krizi neticesinde Süveyş Kanalı üzerinden ticari gemi geçişleri sorunlu hale gelmiş ve bu rota küresel nakliye şirketleri tarafından artık tercih edilmemeye başlanmış, bunun yerine Ümit Burnu’na yönelinmiştir. Güvenlik sorunlarının devam etmesi halinde, zorunlu rota sapması Akdeniz ve Karadeniz’e transit süresini 15-20 gün, Avrupa’ya transit süresini ise 15 gün artıracaktı. Bu durum, uzun transit süreleriyle birlikte kısa vadede fiyat artışlarına (konteyner başına ortalama 700 dolar) ve Asya ile Kuzey Avrupa arasındaki her gidiş geliş için 1 milyon dolara varan ekstra yakıt maliyetine yol açmıştır.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye olarak içinde bulunduğumuz bölgenin ticaret potansiyelini manipüle etmeyi amaçlayan uluslararası koridor savaşlarını yeni boyutlara taşıyor. Tüm bu gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde, bölgemizde devam eden koridor savaşlarında, Türkiye’den başlayıp Hazar Denizi üzerinden Kafkasya’ya, oradan Türkmenistan ve Kazakistan’a, oradan da Çin’e ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Merkez Koridoru (Orta Koridor) projesi, 2000’li yılların başında dünya lojistik gündemine girmeye başlayan “Modern İpek Yolu” konseptinin etkin bir güzergahı olarak ciddi bir potansiyelle öne çıkıyor.

Türk üreticiler ve lojistik sektörü açısından tedarik zincirindeki kırılmanın Türkiye’ye olumlu getirileri olduğunu görüyoruz. Avrupa teknik olarak ürettiği ya da halihazırda sattığı malları satabilir ama gidecek güvenli yolu bulunmamaktadır. AB ülkelerinin kullandığı Ukrayna üzerinden geçen rota savaş nedeniyle artık bir alternatif değildir. Avrupa Birliği’nden çıkan yük Orta Asya’ya oradan da Rusya’ya ulaşacaktır. Bu nedenle Türkiye ön plana çıkıyor ve Orta Koridor’da çok ciddi bir rol oynayabilir.

Mevcut konjonktürde, Avrupa Birliği’nin 2019 yılında açıkladığı Orta Asya’ya açılım stratejisi, Batı dünyasının Rusya ve Çin ile giderek gerginleşen ilişkileri (Kuzey Koridoru’nun geçersiz hale gelmesi) ve AB ve ABD’nin Rusya ve İran’a odaklanarak giderek genişleyen yaptırımları, Orta Koridor’u başta Avrupa Birliği ve ABD olmak üzere Batı ekonomileri için bir çekim alanı haline getirmiştir. Buna, özellikle denize kıyısı olmayan Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin ilgisi ve en önemlisi 500 milyar doları aşan ticaret hacmi ve 1,5 trilyon doları aşan ekonomik büyüklüğüyle küresel bir güç olma potansiyeline sahip Türk Dünyası’nın bu koridora verdiği önem, “Turan Koridoru” kavramıyla birleştiğinde Orta Koridor’un sunduğu potansiyel daha da belirginleşmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Türkiye’den Kafkasya’ya uzanan ve oradan Hazar Denizi’ni geçerek Türkmenistan ve Kazakistan’ı da kapsayan Orta Asya’ya ve Çin’e ulaşan Orta Koridor’un daha da değerli hale geldiği söylenmek mümkündür. Özellikle Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan limanlarında lojistik merkezleri ve serbest ticaret bölgelerinin kurulmasının, Trans-Hazar iş birliğinin geliştirilmesine ve derinleştirilmesine katkıda bulunacağı öngörülmektedir.

Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan İş Birliği ve Orta Koridor

Orta Koridor için önemli bir temasta Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan’ın Dışişleri, Ticaret, Ekonomi ve Altyapı Bakanları tarafından yapıldı. İkinci ‘‘Üçlü Bakanlar Toplantısı’’ için bir araya gelinen görüşmenin sonunda imzalanan ortak bildiri ve eylem planı çerçevesinde Orta Koridor olarak bilinen ulaşım ve altyapı projelerine ve Türk Yatırım Fonu’nun etkinleştirilmesine de vurgu yapıldı.

Orta Koridor rotası etkin kullanıldığı takdirde, halen yıllık 600 milyar ABD Doları tutarında olan Avrupa-Çin ticaret trafiğinden Orta Asya ülkeleri ekonomik fırsatlar elde edilebilecektir. Özellikle Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan limanlarında lojistik merkezler ve serbest ticaret sahaları kurulması, Trans Hazar iş birliğinin gelişmesine ve derinleşmesine katkı sağlayacaktır. Bu proje kapsamında Türkiye yürütülmekte olan iş birliği çerçevesinde, Türk Konseyi üye ülkelerinin Ulaştırma Bakanları arasında bir “Ortak İş Birliği Protokolü” imzalanmıştı. Ayrıca, ülkeler arasında ulaştırma alanında çıkabilecek sorunlara pratik çözümler getirmesi öngörülen Bakan Yardımcıları düzeyinde bir “Koordinasyon Kurulu” ihdas edilmişti. İlaveten, Bakü, Aktau ve Samsun Limanları arasında Kardeş Liman ilişkisi tesis eden bir Mutabakat Muhtırası imzalanmıştır. Türk Konseyi çatısı altında ayrıca, üye ülkeler arasında “Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı Anlaşması” taslağı üzerinde müzakereler sürdürülmektedir.

‘‘Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Koridoru’’ ya da yaygın adıyla Orta Koridor, merkezinde Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan’ın yer aldığı, Asya’dan Avrupa’ya kara yoluyla bağlanan çok modlu bir ulaşım güzergâhı üzerinde bulunması bölgesel ölçekte ulaşım altyapısını geliştirerek Türkiye ile Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmek ve böylece ülkeler arasındaki iş birliğini her alanda daha da güçlendirmek için önemli bir girişim olarak karşımıza çıkıyor. Şu anda Bakü-Tiflis-Kars Hattı üzerinden bir geçişimiz, aynı zamanda Özbekistan’dan gelen İran üzerinden de bir geçiş var. Ancak kestirme koridor burası ve biz bu koridoru güçlendirmek için mutlaka Zengezur Koridoru geçişini de hayata geçirilmesi ile Orta Koridor kapsamında önemli bir gelişme olacaktır. Tüm bunlar göz önüne alındığında Türkiye’nin Türk devletleri ile birçok projeyi hayata geçirmesi için Orta Koridor’un güçlenmesi de önemlidir.

Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan arasındaki ‘‘Üçlü Bakanlar Toplantısı’’nın ardından taraflar, iş birliğini güçlendirmeye yönelik adımlar içeren ‘‘Ankara Bildirisi’’ni imzaladı. Bildiride taraflar birbirlerinin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve uluslararası sınırların dokunulmazlığına desteklerini teyit ettiler. Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada enerji krizi, düzensiz göç, terörizm ve aşırılıkçılık gibi küresel sorunlara dikkat çekti. Sayın Fidan, bu zorlu jeopolitik ortamda Türk dünyası içindeki dayanışmanın önemini vurguladı. Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin büyük bir kısmının Orta Asya, Hazar Denizi, Güney Kafkasya ve Türkiye üzerinden gerçekleştiği belirtildi.

Türkiye Orta Koridorun merkezinde yer almaktadır ve bu da jeopolitik merkez gücünü pekiştirmektedir. Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan 2024 yılının Haziran ayında Çin’e yaptığı ziyarette de “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” başlıklı bir konuşma yapmıştı. Siyasi ve ekonomik konularda ele alınan konular ve varılan mutabakatlar ile Türkiye ve Çin arasında ilişkiler geliştirilmek isteniyor. Türkiye 2015’de Kuşak ve Yol projesine ve ortak çalışma grubuna dahil olmuştu. Bu ortak mekanizmaların ivedilikle çalıştırılması iki taraf için de siyasi iradenin güçlü şekilde orta çıktığını gösteriyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Asya Pasifik ve Çin ile ilişkilerin angajmanının artacağını işaret etmişti. Özellikle Türkiye’nin BRICS ve Şangay İş Birliği Örgütü ile olan ilişkiler daha derinleştirilmek isteniyor. Dolaysıyla Türkiye’nin Asya Pasifik ile ilişkilerinin derinleşmesi Çin ile olan ilişkilerinin de olumluya gitmesine işarettir. Türkiye’nin bu açıdan çok kutuplu diplomasisini sürdürdüğünü ve ilişkilerini her yönden olumlu şekilde arttırdığı görmekteyiz. Tüm bunlar Türkiye ile Çin ilişkilerinde hem ticaretin hem de diplomatik ilişkilerin ilerlediğini gösteriyor. Çin’in Kuşak ve Yol Projesi ve Orta Koridorda en az yatırım yaptığı ülke Türkiye’dir. İki ülke arasındaki ilişkilerin giderek artması Çin’in Türkiye’ye yatırım yapmasının da önünü açacaktır. Türkiye’nin önemli bir yatırım cazibesi çeken önemli bir merkez olduğunu da vurgulamak gerekiyor.  Türkiye özellikle Orta Koridor ile ithalat ve ihracat kalemlerinin dengelenmeyi ve Çin ile olan dış ticaret açığını da kapatmayı planlanıyor. Orta Koridor ile sadece malların ülkemizden geçmesi değil aynı zamanda buradaki projelere yatırımlar Türkiye ve Çin arasındaki ticareti geliştirerek Türkiye’nin daha çok cazibe merkezi haine gelmesinin önünü açacaktır. Kısacası Orta Koridor ile çok modelli ‘‘kazan-kazan’’ çerçevesinde gerekli jeostratejik ortamın tesis edilmesinin önü açılacaktır.

 

KAYNAKÇA

https://turkiyearastirmalari.org/2024/06/09/yayinlar/analiz/orta-koridorun-onemi/

 

YAZAN: MEHMET GÖKHAN ÖZÇUBUKÇU

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI